Rüyamda peder merhum 4 rekatlık bir namaz kıldırıyordu iki rekatın kıldırdıktan sonra selam verdi dönüp bana dedi Mahmut geri kalan iki rekatı da sen kıldır diye bana söyledi ben de babamın sözü üzerine diğer iki rekatı kıldırdım sağıma soluma selam verince baktım cemaatin çoğu gitmiş azı kalmış anladım ki babamdan sonra bir kısmının bizi terk edeceğini
Hassa sögüt beldesinde yaşamış Evliyaullahdan Mehmet Ali Hoca emmiye portakal mevsiminde bir çuval portakal hediye gelmiş.Ahbabları ve diğer insanların bulunduğu bir ortamda onlara demiş:Bu portakılı "Hak'ca mı paylaştırayım, kula göremi paylaştırayım?" deyince huzurdaki birisi "Hocam Hakca ver" deyince Hoca Emmi portakalları dağıtmaya başlamış,kimine bir tane, kimisine iki tane ,kimisine üç tane kimine de hiç vermeyerek dağıtmış.
Mehmet Ali Hocaemminin dostlarından birisi iskenderun Abacılada yaşamış merhum Muhammed Çito' dur.Kendisi beş seneyi aşkın zamandır ahirete göçmüştür.Nüfusta Mehmet Çito olarak kayıtlıdır.Çito Baba diye muhibban içerisinde bilinir.Hazret'in çocukları:En büyük oğlu Mehmet Çito mimar olarak İstanbul da çalışmaktadır.Kızı Fatma Okyay İskenderun Abacılı da yaşamaktadır.Kızı Ayşe telli ev hanımı olup İstanbul'da ikamet etmektedir.Küçük oğlu Mustafa Çito, edebiyat öğretmeni olup İstanbul'da dır.Rabbim babalarının yüzü suyu hürmetine merhametiyle muamele ede.
Anlatan Çito Baba'nın oğlu Muhammed Çito."Babam ben küçükken elimden tutar Hoca Emminin bulunduğu yere ziyarete götürürdü.Bu ziyaretler bir hafta on gün sürer, ne zaman müsadeederse biz babamla birlikte döner idik.Hoca Emmi'nin bulunduğu dağdaki bir mekana gittik.ziyaretçilerinden birisi bir sepet üzüm getirmiş.Sepetteki üzümü bir leğen içine döktürdü.Sonra bir tabağı dolduru ayrı bir yere koydu.üzerini örttü "Bu bebe hakkıdır" dedi.Leğendeki üzümler yenilip bitsede "bebe Hakkına" kimse dokunmadı.Ben acıkıp etraıma bakındığımda o tabağı gösterip acıkınca bundan ye" diye buyurdu.
Söğütlü Mehmet Ali Hocaemminin vefat tarihi 27 Ocak 1980 tarihidir. aHMET OĞLU aLİ çİTO'NUN BEYANINA GÖRE Çok fırtınalı ve soğuk bir günde,rüzgarın yüz yıllık kan dut ağaçlarını devirdiği günde vefat edip defnedilmiştir.
