7 Eylül 2021 Salı

DOSTLARIYLA ALAKALI BİR KISIM FOTOĞRAFLAR

1-) Ahmet Hoca-Yuvalı Köyünden




2-) Hacı Mehmet Yuvalı Köyü
3-) Hacı Abdullah Eğribucak Köyünden
4-) Ahet Efendi- Şam
5-)     Hacı Bulhan Ali- Gatıranlık Köyü
6-) Hacı Bulhan Osman-Gatıranlık Köyü
7-) Hacı Cemil Çito-Eğribucak Köyünden
8-) Hacı Fadık Mustafa-Ardıçlı
9-) Muhammet ÇİTO
10-) Hacı Osman-Yuvalı Köyü
11-) Zeynel Abidin Kürt Hacı Muhammed efendi ( Şeyh Mehmet Ali Hocanın babasını şeyhidir.
12-) Halim ÇİTO-Eğribucak Köyü
13-) Hasan Hüseyin Metli-Ardıçlı
14-) Şah Osman Siraceddin Hz ( Şeyh Alaaddin Hz'lerinin oğludur) 
15-) Şeyh Alaaddin Hz. (Şeyh Mehmet Ali Hocanın şeyhinin şeyhidir)
16-) Şeyh Mehmet Ali Hoca


17-) Hacı Gayp Ali ( Şeyh Mehmet Ali Hocanın babasıdır)






3 Eylül 2021 Cuma

ŞIH MUHAMMET ALİ BABANIN MATEMİ

 Bu matem beyitlerini söyleyen Hassa Aktepe'den Hacı Pat Hasan-1982)

Hocam sen göçtün dünyadan/Biz burada kaldık şimdi/Başı kesik bir kuş gibi/peren peren olduk şimdi.

Cümlemize bir baş idin/Gönlümüzde çok hoş idin/Bülbülleyin gül gül bahçeye/Pervaz edip uçtun şimdi.

Toplandık evine vardık/Cenazeni biz dekıldık/Ağlayarak geri geldik/Melul mahsun kaldık şimdi.

Dünyamuradın almadın/Zevki safasın sürmedin/Bizler öldük sen ölmedin/Ahbabların öldü şimdi.

Elimizden bir şey gelmez/Yollarımız ırak şimdi.

Uyku gelmezdi gözüne/Doyum olmazdı sözüne/Olmadılar mahrem razına/Cümle mahrum kaldı şimdi.

Bakmadın dünya malına/Aldanmadın hem alına/Aşıktın Hakk cemalina/Perde hicab yoktur şimdi.

İnanırım sen dirisin/Evliyalardan birisin/Velilerin imamısın/Bazı gelde kıldır şimdi

Zahir yollarımız yırak/Zor geliyor bize Firak/Ara sıra gelde görek/Hocam gelde görek şimdi

Bize çok hizmet eyledin/Öğüt nasihat söyledin/Gizliden beyan eyledin/Gel de ayan eyle şimdi

Canlarımız seni özler/Ya nereye gidek bizler/Yarenlerin yolun gözler/Gelir diye bakar şimdi

Günden güne artar derdim/Ateş düştü yanar ödüm/Şeyhim ben nereye gidem/Kimden olur derman şimdi

Hacı Hasan Sana aşık/onulmaz dertlere düşük/Kime gideceğin şaşık/Söyler ağlar inler şimdi(1982)

2 Eylül 2021 Perşembe

MENZİL ŞEYHİ'NE

  (Hassa Aktepe'den Şıh Mehmet Ali hoca'nın dervişlerinden Hacı İbiş söylemiştir)

RAŞAT BABA

Hakikat bir Hak aşağı/Her yana tutmuş ışığı/Yola getirir şaşığı/Menzillide Raşat baba.

Şıh Abdülhakim'in oğlu /Her tarafı tutmuş kolu/Kadiri hem Nakşi yolu/menzilli de Raşat baba.

Pederi yanında yatar/Hak aşkı bağrını yakar/İhvanına candan bakar/Menzillide Raşat baba.

Ezel varmıştım düşümde/Çok ihvanlar var başında /Tahminen elli yaşında/menzillide Raşat baba.

Soğuktur hem tatlı suyu/Çok güzeldir azim huyu/Peygamberden gelir soyu/Menzillide Raşat baba.

Şarkı garbı tutmuş ünü/Feda etmiş tatlı canı/Git kardaşım ,sende tanı/Menzilli de Raşat baba.

İbiş derki methiyem az/Kaynar tekkesi kış ve yaz/Mevlam sebabını bol yaz/Menzillide Raşat baba

1 Eylül 2021 Çarşamba

DÜNYA

 Dünya bir yağlı kuyruk,Ehli dünya onu yutuk,Her kim onu yutar ise,Dinin yarısın  unutuk.

Dünya bir yağlı kemik,Ehli dünya çok imrenik,Her kim buna imrenirse,Dinini yağmaya verik

Şıh Mahmut Apak'dan 1984

METHİYYE-Yİ ŞEYH MUHAMMET ALİ BABA

 -Hacı Emin APAK'  tan- 

Bilmeyenler dedi deli ismin Şıh muhammed Ali/Tutun sen doğru yolu hep mevlaya yalvararak

Gidersin sen ağlayarak kalbi Hakk'a bağlayarak/Gezersin sen dağda taşta hep Mevlaya yalvararak.

Paran yoktu pulun yoktuzenginliğin gayet çoktu/Geçimin kaygısı yoktu hep mevlaya yalvararak

Yolun Mevla'nın yoludur kalbin hep iman doludur/Senin için yokluk yoktur hep Mevlaya yalvararak.

Devücesini çok severdin zikrini orda ederdin/Dostlarınla beraberdin hep Mevlaya yalvararak

Seni çok geç anladılarcandan gönül bağladılar/ Göçtüğünde ağladılar hep Mevlaya yalvararak.

Dostların seni ararlar gelip geçenden sorarlar/ Bulmazlarsa ağlaşırlar hep Mevlaya yalvararak

Bu methiye sana azdır ilmin nihayetsiz düzdür/Bizi de dünyadan bezdir hep Mevlaya yalvararak

Yazmış(Emin) bunu böyle beğenirsen durma söyle/Şıha bir fatiha yolla hep Mevlaya yalvararak

1982  

27 Ağustos 2021 Cuma

ÇİTO BABA

 Muhammet Çito(Çito baba) merhmun Hoca Emmi'nin vefatından sonra yazdığı dizeler:

Yüce dağ başında löküsü yanar/Yanında dervişler Hu çekip döner/Sana derim sana ey Güne Çınar/Nettiniz pirimi ey yüce Dağlar.

Her seherdelöküsleri yanardı/  Etrafuında dervişleri dönerdi/Yurdunun biri de güney Çınardı/Nettiniz piri ey yüce dağlar.

Alan tarafında sıflan kalesi/Hak katında kabul idi duası/Sana derim sana tandır yaylası/Nettiniz pirimi ey yüce dağlar.

Elmalı sekiden gelir geçerdi/Karaoluk'ta bazen çayın içerdi/Koçoğlundan Demirciğe göçerdi/Nettiniz pirimi ey yüce dağlar.

Demircikliden kalkar göçerdi/Küt dereden Almacığa geçerdi/Orada konaklar çayın içerdi/Nettiniz pirimi ey yüce dağlar.

Sevmez idi dünya ile dinarı/Nefse karşı çok var idi hüneri/Sana derim Almacığın çınarı/Nettiniz pirimi ey yüce dağlar.

Almacıktan göçü çeker yürürdü/Ebelikli yaylasına varırdı/Neden ise orda çok az kalırdı/Nettiniz pirimi ey yüce dağlar

Ebelikliden kalkar yürürdü/Hasanfakı yaylasına gelirdi/Her varlığın hallerini bilirdi/Nettiniz pirimi ey yüce dağlar

Hiç meyil etmedi dünya varına /adamıştı kendisini Allah yoluna/Bazen çıkar idi seyran yerine/Nettiniz pirimi ey yüce dağlar

Üveys mi ola Hak yolunda hocası/Çayını içenin şifa bulur nicesi/Tozlu'nun üstünde tozluücesi/ Nettiniz pirimi ey yüce dağlar

Ne kadar methetsem edemem methin/Ağzında dişleri dökülmüş bütün/İşler Velsel karani sünnetin/Nettiniz pirimi ey yüce dağlar

Devyücesine konar göçerdi/Almacıktan softalara geçerdi/seher vakti kalkar çayın içerdi/Nettiniz pirimi ey yüce dağlar

İçer sigarayı tüter dumanı/Çetin kayalardan sağlam imanı/Bazılar der idi Kırklar imamı/Nettiniz pirimi ey yüce dağlar

Tanı Çito tanı haddini tanı/Ne kadar met etsem edemem anı/İsminin biri de dağlar araslanı/Nettiniz pirimi ey yüce dağlar

İki ismivaridi Muhammet Ali/Halinden bilmezler derlerki Deli/Halden anlayanlar dediler Veli/Nettiniz pirimi ey yüce dağlar

Şifa bulur idi huzurda hastalar/şifa bulanı evlerine postalar/Sana derim sana yüce postalar/Nettiniz pirimi ey yüce dağlar

Dörtyol tarafında Toftak yaylası/Çardağın altında fındık yaylası/Met ettiki birde Çardak yaylası/Nettiniz pirimi ey yüce dağlar

Kuşcu ile Asar dede arası/Çoktur saymak ile bitmezyarası/Mığır dağı bu dağların yücesi/Nettiniz pirimi ey yüce dağlar

Çito kalk seherde bülbül ol şakı/Pirinin verdiği dersini oku/Sana derim sana ey hasanfakı/Nettiniz pirimi ey yüce dağlar

Bölük bölük duman dağların başı/Dünyada az ender bulunur eşi/Dörtyol Yeşilköyde yatar bir eşi/Onuda ziyarete gelir erenler

Mığırın ardında gücük yaylası/Zellemli suyudur suların hası/Söğgüt mezarlığında yatar türbesi/Ziyaretin eder dostlar,yarenler.

Bazı günler çaydı yemeği aşı,/Yazın meskeniydi dağların başı/Yitirdik ey dağlar büyük dervişi/Hakk'a uğurladık pirimi dağlar

CEMİL ÇİTO

 kardeşim Abdurrahman ile ormanın içinden Katranlık köyüne gidiyoruz.Hoca Emmi'ye rastladık."Sana bir şey diyeyim sözü mü tut?" Tamam hocam dedim.Buraya bir ev kur .bir gün burası Paris gibi değerli bir yer olur.İnsan kolundan kalın bir çam ağacını sıvazladı :"Şıh Efendi bunu bir İstanbul çarşısı ile değişmezsin" dedi.Sonra bizim orada bir ziyaret yeri var.Zifirlik derler,evin üstünde."Biliyormusun buranın ne olduğunu " dedi.Hocam ne bilelim dedim."Bu türbesevk yeri .Evliyalar , dünyada hangi tarafta harp olursa burada toplanırlar.Buradan ihtiyaç olan bölgelere dağıtılırlar yani sevk edilirler" dedi.

ÖMER METLİ

Romatizma ağrılarından muzdariptim.Bir arkadaşla birlikte Hoca Emminin ziyaretine gittim.sohbet ettik.Ben benim hastalığım için bir tavsiyede bulunsun istiyordum.Hazret hiç bir şey demedi.Kalktım ayrılırken arkadaşıma dedim ki Hoca Emmi bana bir şey demedi sen sor hele diye .arkadaşım Hoca Emmi'ye sordu:Hocam bunun beli bükük geldi ne derdi var" deyince Hoca Emmim "Onun ilacı ağzından gelene kadar kebab yemektir".Ben o sıralar çok çalışmakta idim.az yemek yiyorum, az su içiyorum.Demliçaya devam.Hocam devamla:"Mümkünse şimdi sabaha kalmadan Aktepeye akşamdan gitsin." Beni geri çağırdı :"Paran var mı?^diye "Şükür var" dedim.Aktepeye kebabçıya gittim.Kebabçı Hoca Emmi'yi tanıyan birisi."Ben doktordan geliyorum.doktor bana kuvvetli kebab ye dedi.Üç kişilik kebab yap dedi.Aç ve yorgundum.Kebabları bitirdim.Daha masadan kalkmadan ağrılarımın yüzde sekseni geçmişti.Kalan ağrımda o gece bitti.Hoca Emmi'nin doktorluğu böyle idi.

AHMET DOĞAN

 Hoca Emmi bana dedi ki:1973 de Cebeli Arafatta, Marufu kerhi ile seni araya aldık vakfe duası yaptık, bize sahip çıkmadın?" dedi.Ben de "Hocam bir tanışıklık, bir selam verseydin olmaz mıydı?" dedi."Dağyeli gazetesi olmasan verirdim" buyurdu.

MEHMET ALİ HOCA


 Diyarbakırlı Hammal Ömer Efendi.İskenderun Demir Çelik fabrikalarından emekli Kemal YILDIRIM 'ın ve yörede bulunan ehli irfanın muhabbet ettiği bir şahsiyet. 

ÖMER METLİ

 Hoca Emmi balık tutmayı, balık yemeyi hiç tavsiye etmezdi.Kuş avlamayı da.Gençliğinde çok avlamış.Mahlukat içinde , insanoğluna en çok dua eden balık ' derdi.Balık yediğini hiç görmedim.Ama derdi ki;'Haram değil ha.Mekruh değil ha. Hoca Emmi  kurban kesmeyi tercih ederdi.

ÖMER METLİ

 Hoca Emmi ile son görüşmemiz:"Ardıçlı da bir arkadaşın evindeyiz.Ev sahibi ben ve Hoca emmi.Epey mesel anlattı.Şu gördüğünüz dağın yöresinde  bir çalının dibinde ,bir kayanın dibinde yedi gece yedi gündüz yağmur altında kalkmadan oturduk.altı sene üzüm bağı bekçiliği yaptım.bir tane bile üzüm yemedim.Üzüm yememe sebebini açık açık izah etmedi.

HALİL SÖNMEZ

 Hoca Emmi belanın ağızdan çıkan sözebağlı olduğunu bildirir çok az konuşmamızı tavsiye ederdi.Softalar yaylasında otururken "Buranın bir günü , diğer yaylaların bilmem kaç gününe değişmem" demiş.Softalar yaylasının güzelliğinden bahsetmiş.'O sözü söyledik diye 25 sene buraya gelemedik dedi.25 seneden sonra buraya geldik dedi.yani o sözü söylememiz lazımmış dedi.softalar dediği yer mığır'dır.

ÇİTO BABA

 Ezan7ın yasak olduğu dönemlerde köyde arapça ezan okuduğu için hoca Emmi'yi jandarma göz altına alıp mahkemeye götürüyor.Hakim;Nasıl ezan okudun, ezan okumanın yasak olduğunu bilmiyor musun? deyince Hoca Emmi hemen elini kulağına atıp masanın etrafında "Allah Ekber" diyerek ezan okumaya başlıyor ve ezanı bitiriyor.Bu durumu gören hakim'Bu şahıs delidiyor,cezai ehliyeti yok' hocam serbest kalıyor

HASAN KODAZ

 Hoca Emmi ;'Ben ders veremem, ben şeyh değilim' derdi.Cizre'de Şeyh Seyda var, Antakya'da filan mübarek var' derdi.Yalnız ' şunu yaparsan şöyle olur, bunu yaparsan böyle olur' diye söylerdi.Mesela sabah şafaktan evvel'sübhanallahi ve bihi hamdihi, sübhanallahül azim'çekin,güneş batacağı zaman 'Sübhanallahi ve bihi hamdihi ,süphanallahil azim' çekin der idi.Bir debir adam samimi olarak bir şeyhe güvenir , bağlanırsa o,o kişiyi Allah'a ulaştırır.Siz samimi iseniz, bir taş olsun isterse,siz o taşasamimiyetle şeyhim dersenizAllah sizi kendine ulaştırır.Şeyh bu kadar kıymetlidir.Ben şeyh değilim.Şeyh, müridinin içinde kaç tombalak döndüğünü görecek.Evinde oyun çaldığını bile görecek.işteo şeyhtir.Sordum;'Hocam bu her zaman mümkün mü? HocaEmmi;'Allah müsade ettiği zaman olur' buyurdu

HASAN KODAZ

 Hoca Emmi'nin sohbetinde kırk kişi kadar bir kalabalık vardı.Hoca Emmi "Buradaki cemaatın içinde Mehdi resul7e rast gelecek olan var' dedi.ben de baktım , o ortamın yaşca en küçüğü bendim.Orada bulunan arkadaşlar ;'Mehdi çıkmış, gelmiş geçmiş' deyince hocam;'Yok yakında gelecek' dedi.

YUSUF YILDIRIM

 1955 senesi idi.Mığır dağının karşısında Demircikliyaylasında Hoca Emmi'nin yanına vardım.Yuvalı köyünden muhtar hacı Abdullah7ın oğlu olduğumu söyledim.Öğle vakti hocama bir teleme yapıp yiyelim , dedim.Hocam bana 'Eğer ki sürüde komşu mallarından varsa onlardan sağmamak kaydıyla' dedi.sütü sağdım, teleme yaptım, yedikten sonra hocam yanında bulunan az bir ekmeği bizim çoban köpeğine verdi.Yanında ekmek kalmadı vededi ki 'Bu hayvan bu mala hizmet ediyor' dedi.Yanında yiyecek ekmek kalmamıştı.Ben Hocam ekmeğiniz kalmadı deyince 'Dervişlik böyle olur' dedi."

ÇİTO BABA

 Ufak çocuklar Hoca Emmi'nin boynuna binerdi.Çocuğun babası daralır,kızar 'ne yapıyorsun' derdi çocuğuna,Hocam 'ona karışmayın , bunlar bizi sevmese gelir mi? ' derdi.Bazen o boynuna binen çocukların türbesine geldiğim zaman kur'an okuduklarını görürüm.Kucağına oturan çocuklara elinden ne gelirse verirdi.şeker verir, size bir bebe çayı yapayım der, şekerli çay yapardı,çocuklar sevinsin diye.Bir çocuğu sevindirmek önemli,bir de delileri sevindirmek önemli derdi.

HÜSEYİN MERTLİLER

 Yaylaya gideceğiz Hasan kodaz la birlikte.Hoca Emmi'nin çayını içeceğz.Gece seherdekalktık.Sabahakadar çay içtik.Ben utanmaya başladım.Hoca Emmi bana hitaben "Hüseyin Emmi' dedi.ben "Buyur Hoca Emmi^dedim. 'Bak, tüccar müşteriyi bulursa kumaş ölçmeden usanır mı? dedi."Yok" dedim.'Para kazanmadan kaçınır mı?' dedi.'Kaçınmaz' dedim.'Biz ne kadar fazla seviniyoruz, müşterisini bulduk mu başlıyoruz çay vermeye ' dedi. 'İçin' dedi.İçtikçe içtik teheccüd namazını da kıldık.

MUSTAFA APAK

Hoca Emmi, baba evlat münasebetlerinde ince bir noktaya değinirdi."Oğlunuzu, Ahmet, mehmet, sen sabahtan oduna git demeyin.O çocuk o gün oduna gitmezse günahkar olur.Ya nasıl diyelim hocam? diye sorulduğunda ahbablarına şöyle açıklama yaptı:"Barın oduna gidilse iyi olur"Lafı ortaya konuşun.zaten çocuk hemen anlar onu.O zama ngiderse gider, gitmezsegünahkar olmaz" dedi.

ÖMER METLİ

 Hoca emmi misafirlerine ikram ederdi.Hele misafir seherde kalkmış istiğfarını yapmış,Yasin ve tebarekesini okumuş ve gelirken tesbihini çekmişse  gelen kişiden memnun bir şekilde elini öptürürken "Hah işte böyle olmalı" derdi.o kişiye elini serbestce öptürürdü.Sadakatli bir şekilde gelene çayın en güzelini doldurup verirdi.Gaflet ve delaletle gelene hemen demliği verir, iki üç tane akıttırırdı, üstünede koca çaydanlığı boşaltır,iki koca kaşık şeker atar "Al, iç" derdi.

ÖMER METLİ

 Hoca Emmi'ye misafir olarak gelenlerden bazıları zengin insanlardı.Biz 'buyurun' diyorduk.'Biz yemek için gelmiyoruz.Bizim maddi manevi dünyada ne kadar sıkıntımız var ise Hoca Emmi'nin yanına geldiğimizde , o sıkıntılar bizden gidiyor, biz rahatlıyoruz, rahatlamak için geliyoruz.Kendimizi toparlamak için, rahat olmak için geliyoruz' diyorlardı.

26 Ağustos 2021 Perşembe

AHMET DOĞAN

 Bir gün İbrahim amcam,ben ve köyün imamı Söğüt köyünden İsmet Çarpar hoca üçümüz Hoca Emmi'nin yanına vardık.Celalli bir bakışla  bir baktı ki o halini çok az görmüştüm ve dedi ki "Günahı işle geride yanımıza gelirsin öylemi?" dedi.ve biraz bekledi öfke hali geçti Bu sözü Hz.Ömer efendimiz Vali olmak isteyen birisine demiş.O şahısta demişki :Ya Ömer ! Yolda gelirken günah işlediğimi sana bildirecek bir kimse yok ki.Vahiy gelmez.ahiy peygambere gelirdi o da irtihal etti.Sen nasıl bildin?.HzÖmer Efendimizde şu hadisi şerifi söylemiş "Müminin ferasetinden sakının Çünkü o Allah'ın nuruyla bakar".Meğer adam gelirken güzel bir kadın görmüş ve onu öpmüş.Hoca Emmi kendi kerametini gizlemek için Hz.Ömer efendimizin hadisesini nakletti.

KURTLU SOĞUKSU'DAN HAMZA

 Bir gün bizim kurtlu soğuksudan bacanak Hamza, kayınpederim Şıh Ökkeş'in evinde otururken hep merak edermiş:"Hoca Emmi nasıl biridir, anlatıldığı gibi var mıdır?diye".İçinden görmek arzusu doğmuş .Hoca Emmi cemaatıyla beraber Kayınpederinin evine gelmiş.Hoca Emmi gelir gelmez gazocağını yakıp üzerine küçük bir çaydanlık koymuş  ve çayı demlemiş.Bizim Hamza şöyle bir cemaata bakmış bir de çaydanlığa .içinden Bu çay kime yetecek  diye geçirmiş.Hoca Emmi çayı demledikten sonra ilk bardağı doldurmuş ve Hamza'ya uzatmış"Al enişte sen biraz görenek duruyorsun" demiş.Hamza neye uğradığına şaşırmış.Tüm Cemaat o çaydan içmiş,içmiş yine de bitirememişler. 

CEMİL ÇİTO

 Hoca Emmi bana bir gün "Şıh Cemil Ramazan yaklaştı, şu cübbemi yıka, beraberce bu gece kadir gecesini arayalım' dedi.Cübbeyi aldım,evde temizledim, kokuladım,güzelce onardım.Ramazanın üçüncü günü gecesi rüya aleminde hocam gelmiş,'Buyur gidelim' dedi.'Olur' dedim.Beni aldı nur  gibi bir yere çıkardı.Baktım aşağıda bir deniz var amma deniz mavi değl,'Seni bu rahmet denizine atayım ' dedi kolumdan tuttu beni denize attı.O sırada denizin içinde ne kadar kum tanesi varsa her biri bir renk oldu.Hiçbiri diğerine benzemez.Uyandım;Hoca Emmi neredesin? dedim.saat gece üç sıraları.vardım misafir olarak kaldığı yerde oturuyordu.Ahbablar da yatıyordu.Kapının ağzında ayaktadurdum.Bana 'Şıh Cemil bune hüner,yoksa Kadir gecesini mi buldun? dedi

HASAN KODAZ

 Hoca Emmi'nin sırtında bir elbisesi var, ikinci bir elbisesi yoktu.Sırtında boz bir cübbesi vardı.ondan sonra siyah bir cübbesi oldu.Şalvar giyerdi.Sevenleri ona yeni şeyler giydirmek için yarışırdı ancak o istemezdi.Birisi kendisine hediye olarak birinci kalite ayakkabı getirmiş.Hoca emmi onu giymedi, hiç hoşlanmadığı bir adama hediye etti"

HASAN KODAZ

 Hoca Emmi akşam vakti tek öğün yemek yerdi.Çok az su içerdi o da yemek zamanı.En fazla sigara çay içerdi.Çayı demli içerdi.eskiden Altınbaş marka çay vardı.Teneke kutuda.Bardağa çeyrek miktar dem koyardı.bu şekilde topu topu bir bardak dem içerdi.Bu usulde insan yemek ihtiyacı ve su ihtiyacı olmazdı.

HÜSEYİN MERTLİLER

 HocaEmmi sağlığında asla ayaklarını uzatarak yatmamıştır.Vefat etitği zaman mezara koyuyorlar.ayağını uzatmamış.Ayaklarını zorla uzatmışlar ancak o geri çekmiş.Hiç kimse uzanarak yattığını görmedi."

ÖMER METLİ

 Hoca Emmi'nin huzuruna çok alimler gelirdi.Kırıkhan'da emekli müftü vardı.Gündüz Efendi.O zat Seyyitlerden idi.Onların yanında Hoca emmi asla sigara içmez,Seyyid olduğu için diz çökerek otururdu.onlara çok saygılı davranırdı.

HASAN KODAZ

 Bir kış günü Mart ayı idi.Hoca emmi bana "Ne yapıyorsun?" dedi.Ben de "Bağ buduyorum" diye cevap verdim.Peki ne ettin? deyince bağın yarısını budadım dedim.Nasıl budadın diye sorunca "Normal budama yaptım" dedim.Hoca Emmi "Üzümle buda" dedi.Bağın kalan yarısını üzümle budadım.Niye hocam diye sorduğumda :"Bağınız batacak.Ne yersen kar" buyurdu.Abim geldi:Bu bağı nasıl budamışsın böyle" diye sordu.Bende Hocam bu şekilde budamamı tarif etti" dedim o da şaşırdı.İkinci sene bağ çok aç fışkı çıkardı.sonraki senede kurudu.Hepsi gitti.Hocam "Yeni tür üzüm gelecek İzmir üzümü ile bağınızı değiştirin" dedi.

HÜSEYİN SÖNMEZ

 Ben "Hoca Emmi" derdim.Mübarek de bana "Hüseyin Emmi" derdi.Ardıçlı'da bizim evde misafir iken  yanımızda kimse yoktu Dedi ki: İnsan bir evliyanın yanında dururken aklına hiç evlat,mal,mülk gelmiyor.Öyle bir hal yaşıyor"."Vallahi ben de de aynı o hal var" dedim.

ÇİTO BABA

 Hoca Emmi nin yanına birisi geldi,biz tanımıyoruz.tanıyan birisidedi ki bu adam hırsızdır.Hoca Emmi "Hırsızsa yanımızda kalsın, belki gittiği yerde ters iş yapar.Bizde kalsın ki yapmasın.Biz dedik ki "Aman hocam bu adam hırsız" dedik.Hoca Emmi "Çalınacak bir şeyim yok ki Dürbün var çalacaksa onu çalar" dedi.Adam misafir kaldı gitti ancak dürbün kayboldu.Birisi görmüş elinde dürbünü.böyle böyle diye Hocama durumu anlatınca "Biz biliyoruz.onun olsun" demiş

HALİL SÖNMEZ

 Vefuatında kış çok şiddetli idi.O zaman benzin, mazot da kıt idi.Tam kışın ortası .Cenazesi taşınırken şu komşuların inekleri ağlarcasına bağırmaya başladı, sesini herkes duydu.Çok kuvvetli fırtına vardı.Cenazede ıslanmayan kimse kalmadı.Defin yapılırken havadan güvercinler o ağır hava şartlarına rağmen indiler.Mezar açıkta durduğu sürece günde kaç sefer güvercinler mezarın üzerine inerdi.Sonra türbe yapıldı.

HÜSEYİN MERTLİLER

 Hoca Emmi ahirete göçmeden bir sene önce Deliçay'da beraberdik.Daha sonra da Ardıçlı'ya geldikBana ;"Hüseyin Emmi, tekke açacak zaman geldi ama vakit kalmadı" dedi.Yani oturacaksın, şuraya tekke kuracaksın .Misafirler gelsin gitsin, burada muhabbet etsinler.Allah rızası için Tekkede kalsın.Vakti bitmiş, dilekçeyi vermiş yani.Sonra prostad hastalığına düçar oldu. Ocak ayının 27 sinde vefat etti.

HASAN KODAZ

 Ben 33 yaşında sakal bıraktım.Sakal bırakacak kadar dindar değildim.Ancak Hoca Emmi'nin maneviyatı bizi bu hale getirdi.onun bütün duaları insana bakmakla idi.Bize "Tosbağa yavru çıkana kadar gözünü yumurtadan ayırmaz" derdi.bunları hep manalı konuşurdu.Biz sizi kontrol ediyoruz demekti bu.eyh , müridinin evinin içinde pişen yemeğin içindeki kaç nohut olduğunu sayar, sayamayan şeyh değil" derdi.Kimseyi kötü görmez, eleştirmezdi.Danışıldığı vakit gerektiği kadarını söylerdi.  

Dünyalık bir iş  danışana ,"Dünya işini bana danışmayın " derdi."Kafam bu işleri sarmıyor,ahiret işini danışın' derdi. 

HASAN KODAZ

 1976 yılında sabah üçte kalktım.Sobayı yaktım.Çay yok.Şeker yok,para da yok.Hüzünlendim.Çok sürmedi Hocam bektaşlı da iken yanına Ardıçlıdan dört kişi ziyarete gitmişler.Onlara birer bardak çay vermiş.Onlara demiş ki "Malzemeyi toplayın Ardıçlıya gideceğiz.onlarla birlikte Ardıçlıya gelmişler.Hacılar yoluna sür demiş.Hocam bize gidelim demiş.Hocam da demiş ki "Hasan Kodaz7ın ne çayı var,ne şekeri " deyip yanıma geldiler.Hocam sordu:"Çayın,şekerin, paran varmı?"Dedim yok.Hocam ""Süt var mı?" dedi.Ben de var eddim.Öyleyse getir misafirlere sütlü kahve yapalım  dedi.yaptıktan sonra Hocam para çıkarttı bana verdi.bununla çay şeker al dedi.Kar yağmıştı.Çocukları salma , siz gidin alın dedi.

HASAN KODAZ

1975 Hacca gitmeye niyet ettim.Hocamın yanına uğradım,"İsteğin var mı?" diye sordum.Bana "Bir beyaz fes,bir yazısız hicaz tası, bir de zeytin kökünden yapılmış tesbih al" dedi.Hac farizasını eda edip döneceğimiz son gece rüyamda yanıma geldi"Emanetleri aldın mı ? diye sordu aldım deyince "Esans da al" dedi.sabahleyin bir tüp koku aldım,yurda döndük.Yarım saat sonra Hoca Emmi geldi "Hani bizim emanetler "dedi.Siparişlerini Çıkardım verdim.Ancak kokuyu vermedim.bekledim ne diyecek diye.Bana "Hani koku" deyince çıkarıp hocama verdim."Kokunun  içinden bir miktar alsam" dedim."Emanetler alınmaz " dedi.  

MEHMET DOĞAN

 1965  yılında Müftü Ziya Lüleci iki arkadaşı ile birlikte yola çıkıp Hoca Emmi'yi ziyaret etmek isterler.Hoca Efendi Yuvalı köyünde idi.Aktepe'ye vasıta ile oradan da altı km yaya gidilecekti.Köye ikindi namazında ulaştılar.Camiye varıp namazı eda ettiler.Kasaba köy arası altı km ve iki köy arası 2 km toplam 8 km birlikte yol yürüdüler.Yürüyüş esnasında hoca emmi bazı duruyor,kıssalar anlatıyordu.Kıssalardan biri:"Zamanın Bağdat baykuşu, Kufe baykuşunun kızını oğluna istemişti.Kufe baykuşu , gelenlere dedi ki:Bağdat baykuşuna selam edin.kızıma mehir için kırk virane ev verirse veririm demiş.Durumu aracılar bağdat başkuşuna iletirler.Bağdat Baykuşu keyifli demiş ki:"Mevcut idareciler altı ay daha kalırsa kendisine seksen evdahi verebilirim".Tekrar yolda 150 metre yürümeye devam ediyorlar duruyor Hoca Emmi bir başka kıssa anlatıyor.ikinci ökye bu mihval üzre varıldığında müftü Ziya lüleci dedi ki:"Hocam ben ömrümde böyle rahat ve uzun yol yürümedim, ne yoruldum, ne terledim, nasıl zaman geçtiğini bilmedim" dedi.

MEHMET DOĞAN

 Şıh Beyazid'den şunları duydum:

Bir gün Hoca'yı sordum, "O deliyi ne yapacaksın?" dediler.Bazı eski alimlerde buna mana veremiyorlar, çoğu Hoca için deli diyorlar.Hiçkimsenin yayalaya çıkmadığı bir zamanda bir pınarın başında Kuran okuyan birisinin sesi dereleri inletiyor.Etrafta canlı kulak yok.Tek başıma vardım.Hoca Emmi hem okuyor hem ağlıyor.Beni görünce hemen oturdu,okumayı kesti.Toparlandı dedi ki "Ben sizden kaçarken burada da beni  buldunuz". Şıh beyazıd sözünde durursan bir uçak yapar seni Hicaza götürürüm."Dururum" dedim.Yaylanın berisine geldik.Bana dedi ki "Sen köylerden yüzüne git, burnada benim biraz işim var.Ben gecikebilirim sen yerinden ayrılma, yanıma da sakın gelme, ben er geç gelirim" dedi.Gecikince ben geldiğim yerden değil biraz öteden gittim.Vardım kiyaşlı genç bir çok insanlara vaiz venasihat veriyor, onları görevlendiriyordu.Her birine ayrı ayrı nasihat ve tarifte bulunuyordu.Ben, kendi beni görmeden oradan uzaklaştım, sonra geldi.Bana öyle bir kızdı ki anlatamam:"Hani söz, hani doğruluk" diye celallendi ve "Beni kimseye söyleme "diye tembih etti.1966 yılında askere gittim , geldikten sonra 3 yıl köyde fahri imamlık yaptım.Kadro vereceklerdi.Hocam beni çağırdı.dedi ki "Kadro alacakmışsın.alma.Sen Hastasın,mesul olursun,sen dükkan aç onunla uğraş" dedi.

MEHMET DOĞAN

 Hoca Emmi  amcam'a "Halil İbrahim yanıma gel" demiş.dizini dizime verdi.Benim kalbim Allah demeye başladı.Bu hali başkalarına anlatınca o hal benden gitti.Vefat ettikten sonra Hoca efendiyi rüyada gördüm.Bana dedi ki "Halil İbrahim o kalbinin zikretmesi senin şeyhinden değildi.ben öyle istedim.Bende rüyamda cevap verdim "Hocam Bilmiştim".(Amcamın intisap ettiği zat Ankara'da Ahmet Şeker Hoca Efendi idi)

HALEPLİ ÖMER

Küççük Mulla denilen bir zatın eniştesi olan Halepli Ömer köye geldi.Cemaatın içinde Hoca Emmi için şöyle dedi ."Bu Padişahtır, buranın idaresi ona verilmiştir".Huzurda bulunan Hoca Emmi bir şey söylemedi.Halepli Ömer Efendi şöyle devam etmiş sözüne:"Bunlar dünyada iki kişiler.Biri Zeynelabidin soyundan Hafız Abdullah efendi bütün dünyada görevli.Bu zatta bu çevrede görevli manevi rütbeleri aynı"

AHMET DOĞAN

 Zatih Hoca Efendi vardı.Sigaraya çok kızardı.Gelen misafir sigara iç erse burada durma derdi.Hocam buna kızmış.Zahit Hoca  bir gün babasının hece taşına Yasin okuyor.Halbuki biz babası ile sohbet ediyoruz, kendi baş mezara okuduğundan haberi yok,bunu bilmekten aciz, evdeki misafir sigara içtiği için kovmanın cezasını düşünüyor.

AHMET DOĞAN

 Hocam dedi ki "Evinizin ufak tefek işlerini bir fakire yaptırın da ona vereceğiniz şeyi çokça verin o dasıkılmasın emek karşılığı aldığını düşünsün"

AHMET DOĞAN

Astım hastalığından muzdariptim.Sıkıntılı olduğum bir gün Hoca Emmi beni yanına çağırdı.ve bana Niçin üzülüyorsun?Senin her nefesinin daralmasında(astım nöbetinde) yarım şehit sevabı alıyorsun  

AHMET DOĞAN

 Bir gün bana dedi ki "Münebbehat kitabı var mı sende?".Var dedim getirdim."Sen kaç aydır bu kitabı okuyorsun" dedi.Ben de "altı ay" diye cevap verdim.Buyurdular ki "Eski devirlerde buna mana verebilmek için onaltı yıl okumak lazımdı, bu kadar kısa zamanda öğrenmenizin sebebi Mevla hocanıza ihsan etti.Çünkü ümmetin buna çok ihtiyacı vardı.Eskiden Antakya'ya at ile gidilirdi, şimdi araba ile gidiliyor.

AHMET DOĞAN

 Hoca Emmi'nin şu sözüne şahit oldum.2Hocam ,Küreci'de şu kabileler Ramazan'da kavga yapmış.Ramazan ayında şeytanlar bağlanır derler.Şeytan bağlı olsa bunlar kavga yapmazlardı " dedim.Hemen o sözle hadis-i şerife aykırı bir şey söyleyiverdi..Bana dedi ki "Yemeği az ye" .Bizim köpeğin kendisine defalarca saygı gösterdiğini gördüm.Amcamın evine geldiği vakit gece gündüz o köpek o evi bekler.Başka zaman eve kimseyi yaklaştırmayan köpek Hoca Emmi'nin ziyaretine gelenlere hiç bir şey demez.Hocam giderken köyün dışına kadar hocamı sıvıştırırdı.

AHMET DOĞAN

 Yuvalı köyünden Ahmet Doğan nakletmiştir:

Bir gün içerde otururken dedi ki"Şu anda pencereye çık da bak bakalım Şıh Beyazıd Küreci'den geliyor" dedi.Baktım göremedim.Tekrar bak dedi.Baktım karşıdan geliyor.Hoca Emmi'ye sordum:"Hocam onun geldiğini nasıl anladın?" dedim.Hoca Emmi buyurdu ki "Yakup (a.s) oğlu Yusuf'un dünyada olduğunu nasıl bildi?" diye sorunca "kokusundan bildi" dedim.Ben dünyada olduğum müddetçe bunu kimseyesöyleme dedi.Sonra Şıh Beyazıd , Hoca Emmi'nin köyün neresinde olduğunu kimseye soracak mı diye baktım ,Köyde soracak kimse bulunmadığından Şıh Beyazıd doğru bizim odaya doğru geldi.Hoca Emmi ona sordu:"Şıh! Benim burada olduğumu nereden öğrendin? dedi.Şıh Beyazıt dedi ki :"Bre hocam ne kadar telefon ediyorsun,benim bir sürü işim vardı.telefon üzerine telefon.Bende geldim".Daha sonra Şıh Beyazıd gittikten sonra :"Bu adam var ya Allah ,Peygamber aşkı ile tutuşan birisi.İçi cevher dolu.Aklı biraz üstün olsa da el yetmezbirisi olurdu.Şu günlerde çok yükselmiş.Fakat bir yanlış kelime konuşup küt diye manevi düşüş yaşıyor

25 Ağustos 2021 Çarşamba

AHMET DOĞAN

 Hastalığım sırasında Hoca Emmi benim yattığım odaya otuzdört gün gelmiş.Nasihat etti, açlığı tavsiye etti dedi ki"Kaside-i bürde'nin her beyti yedi derde deva" dedi.Devamla "Rüyamda bir gece bana ezberlettiler, sonra aradım bir kitap buldum,doğru ezberlemişim" dedi.

Yine bir gün dedi ki "Yürü git camide bugün cuma günü Sure-i Kehfi oku" dedi.Camiye giderken geri çağırdı.Sonra asabi bir şekilde "Adamlara müstahak" olmuş,çeksinler onu" dedi.Bu sözü kime ne sebeble söyledi anlamadım, öfkeli olduğu için de soramadım.

Güvenç köylüleri bilirler, köydeki tüm katırlar "ölet" hastalığına yakalanmış.Soranlara hoca emmi demiş ki "İyisinden bir davar kesin"demiş Kurban kesenlerin tamamının katırları kurtuldu.Kesmeyenlerin katırlarının öldüğünü söylediler.Aynısı Yuvalı köyünde de olmuş

MÜFTÜ ZİYA LÜLECİ

 Emekli Müftü Ziya LÜLECİ ile yaya yürüyüş esnasında

Mübarek Mehmet Ali Hocaemmi 'nin anlattığı bir kıssa not edilmişti.Ama bu kıssa her devre ait olsa gerek.Kıssa şu:
Zamanın birinde Bağdat Baykuşu,Kufe baykuşunun kızını oğluna istemişti.Kufe Baykuşu,dünürcülere dedi ki:Bağdat Baykuşuna selam edin.Kızıma mehir için kırk virane ev verirse veririm demiş.Aracılar durumu Bağdat baykuşuna anlatmışlar.Bağdat Baykuşu keyifli keyifli demiş ki:"Mevcut idareciler altı ay daha kalırsa kendisine seksen ev dahi verebilirim"

HACI YUSUF YILDIRIM

 Hassa-Söğütten MEHMET ALİ APAK Hocaemmiden nakleden Yuvalı köyünden Hacı Yusuf YILDIRIM.Hoca emmiye, Mığır dağının karşısındaki Demircikli yaylasında davarları otlatırken ,teleme yaptım.Hoca emmi ile birlikte yedikten sonra yanında bulunan az bir ekmeği bizim davar köpeğine verdi."Bu hayvan bu mala hizmet ediyor"dedi.Devamla Allah C.C beni dünyada iki defa sevindirdi.Bu sevinmeme sebeb köpekler oldu.Bir defa sizin köyden Hacı Osman'ın köpeği gece vakti iki kilometre komşu köye kadar önümde giderek bana refakat etti ve sonra geri döndü.İkincisinde ise yaya olarak hacca gitmeye niyet ettim.Niyetimte Kudus-ü Şerif'i ziyarette vardı.Çölde giderken Suriye-Ürdün arasında bir malcı aşiretin çetin ve azgın köpekleri üzerime geldiler.Yüz metre mesafe kala sakinleştiler,sahipleri gibi bana kuyruk salladılar.Köpeklerin peşinden gelen atlı kişiler gelip bana kim olduğumu sordular.Bende azıksız,bineksiz,pasaportsuz bir hac yolcusu olduğumu söyledim.Beni misafir ettiler ve dediler ki:

"-Bu köpekler yabancıya karşı acımasızdır,parçalarlar.Onları koşarken görünce hemen atlara binip arkalarından koştuk.Nasıl oldu da bu hayvanlar sana zarar vermediler?sahibi gibi itaat ettiler şaştık.Kudüs'e uğramaktan vazgeç.Çünkü Yahudiler devlet olmak için zalimane davranıyorlar.Sen  Türkiyeli bir Müslüman olduğun için kuşkulanıp sana  zarar verirler".
Akşam orada yattım.Köpekler etrafımda nöbet tuttu.Sabah aşiret reisi bana yol azığı hazırlatarak beni uğurladılar.Bir müddet atlı adamlar bana refakat etti.Onlar ayrıldı bir mesafeye kadar köpekler refakat etti.Sonra köpekler de döndü.

HACI HALİL

 Kıranyurdu köyünden hacı halil dedi ki "Hocam vefatından yirmi yıl sonra rüya aleminde bizim eve geldi.Hasta idim.Bana okudu, hastalıktan kurtuldum.Elhamdülillah her hasta olduğumuzda bizleri yokluyor, dua ediyor, şifa buluyoruz.

TURŞUCU MUHAMMET DERVİŞ

 Mustafa Bahçeli ve Hacı İbiş HasanFakı'da bulunan Hoca Emmi'nin ziyaretine giderler.Görüştükten sonra bize yakınlarda bulunan davarcılardan iyi bir davar alın gelin dedi.Arkadaşlar en iyi davarı beğenmişler .Hacı Ali Eroğlu "Bu seçtiğiniz davar bize gerekli" dedi.İkinci bir davar seçin diyor.İkinci seçtiğimiz davarı getirirken hoca Emmi ' ye onbeş metre kala Hoca Emmi "Getirdiğiniz davarı geri götürün de Eroğlu yesin" demiş.Sonra araziye dağılın tesbih çekin" demiş.Başka bir davarcı sürüsünden iyi bir davar getirdi, geri toplanıp davarı kestik.Hoca Efendi "İçinden biraz et alın da Eroğlu'na da verin" dedi.Biz "Hocam elimizden davarı alan kişiye et yolluyorsun" dedik.Hocam da "Kötülüğe iyiliği er kişi yapar " buyurdu. 

MEHMET GÖKOĞLU

 Eğribucak köyünden merhum mehmet Gökoğlu anlatmıştı:"Bir gün Hoca Emminin camisininyapımı için benden para istediler.Şakayla karışık "Yok" dedim.O gece rüyamda caminin inşaatının etrafında bir kalabalık mevcuttu.Askerler vardı.Üstümde bulunan tabancayı askerler görmesin diye saklamak isterken askerler beni yakaladı.Dağa doğru götürdüler.Tepeya yakın bir mağaraya sert bir şekilde attılar.İçeride biraz yüksekçe düzlükte Üç üniformalı paşa oturuyordu.Ortadaki Hoca Emmi, diğerleri yardımcıları.Hoca emmi beni getiren askere kızarak "Bunu niye getirdiniz, yakaladınız,serbest bırakın ve getirdiğiniz yere götürün" diye azarladı.

MEVLÜT ŞIHLI

 Kıranyurdu köyünden Mehmet Derviş"Hoca Emmi Deliçay'da imiş hocayı göresim geldi" dedi.Köyden Bilal Dağlıoğlu ile birlikte çıktık.Yoldan Ali Tilbi'yi aldıkDeliçay köyünde Gaffar >Mustuğun evinde imiş oraya gittik.Elini öptük.Hocam beni sağına oturttu.Ben sigara tiryakisi idim.O ara bırakmıştım.Hocam sigara uzatıp "Yumuşakmı içersin, sert mi?"dedi.Bende "Hocam sigarayı bıraktım " diyecektim "Hocam" dedim lafın arkasını getiremeden Hoca Emmi lafa girdi:"Yine mi bıraktın?" dedi.Bu aralar ben sigarayı bırakıp tekrar başlıyordum.Bende "Evet hocam gene bıraktım" dedim."O zaman içme" dedi.Bu sözden sonra sigarayı bir daha ağzıma almadım

MEVLÜT ŞIHLI

 Mığır yaylasında Hoca Emmi ile otururken Şıh Ali Hoca geldi.Hoca Emmi>'ye "Hocam ben et yemeye geldim" dedi.Hocam et yok dedi.Sabah oldu .Şıh Ali aynı soruyu tekrarladı.Hoca Emmi ona döndü "Şu kamalak ağacının altına git, bin salavat çek et yersin " dedi.Şıh Ali tesbihle salavat çekerken etraftan birisi bir davar getirdi.Bu davar kurban edildiğinde Şıh Ali salavatı bitirip yanımıza geldi.Hoca Emmi "Salavatı çektin mi?" dedi. O da "evet" deyince Hoca Emmi "Eti hak ettin" dedi.

MEVLÜT ŞIHLI

 Hoca Emmi ile otururken kendisine dedim ki:Hocam bir yemek tarifi yapsanızda yesek".Hocam "Bugfün ne yenir biliyormusunuz? dedi.Ben "Bilmiyorum" dedim.Hocam  Buyurdu ki "Bugün ya Bal yenir ya balık." 
Az sonra orada Kadastro memurluğu yapan birisi sofra hazırlamış.Oğlu ile haber göndermiş.Hocam müsade etti.Gittim yemeğe buyur dediler.Baktım üç tabakta balık konserve var.Dedim ki çobanlar hayvan gütmeğe giderken azık alırlar.ben iki tabak balığı alıp gideceğim dedim.Arkadaş dedi ki "Sen ye " arkada azık yapacak çok balık var" dedi.hanımını çağırdı büyük bir balık paketi hazırlattı.Paketi aldım Kıranyurdundaki evimize geldim hocama paketi uzattım.Açtı baktı.dedi ki "Hacı mevlüt bunu çocuklara ver yesinler" Öyle yaptım

MEVLÜT ŞIHLI

 Kıranyurdu'nda hocamla birlikte ramazan ayı sahuruna kalktık.Hocam ibriği alıp hacet gidermek amacıyla bahçeye doğru gitti.On beşdakika sonra sigarayı yakarak bize doğru geldi.Bizden bazı arkadaşlar "Hocam orucu unutmuş mu acaba ?" diye düşünürken hocam gelip yerine oturdu"Yahu bir bayram kokusu geliyor" dedi.Cemaata, sabah namazını kılan gitsin " dedi.Herkes gitti üç kişi kaldık.Asfalt yolun kenarından hocamla yürümeye başladık.Hocam önceden haber göndermiş gibi bir taksi geldi.Kırıkhan'da Şaban Usta'nın evine gittik.Ramazanın son günü çay ocağını yaktı, çayı demledi.İçmeye başladık.akşam iftara yarım saat kala dışarı çıktım.bayram Hilalini yüksek gördüm.Anlaşıldı ki Hoca Emmi orucu yiyip bayram etmiş.

YAHYA TOPRAK

 Hoca Emmi ile birlikte bir gün köyden katranlıktan yukarı giderken "Sen şurada dur" dedi.Kendisi ayrıldı.Bir zaman sonra geldi.ben onu beklerken elimdeki değneyin ucu ile otlu yere vurup otları eziyordum.Hocam birazdan geldi yaptığım iş beğenmedi  ve "İki davar kuyruğu zayıf olsa günahı vebali sana olur otları ezdiğin için" dedi

KEMAL KAHRAMAN

 Yıl 1973 Hoca Emmiye gitmeyi arzuladım.Motorsiklet çalıştırıyordum.Hacı Yusuf yanıma geldi "Hoca Emmi'ye gidelim" dedim Peki dedi.Motorun deposunda çok az benzin vardı.Hacı Yusuf7a para varmı dedim 1,5 yahut 2,5 lira var dedi.Başka para yok dedi.Motora bindik Hassa'nın aşağı camisine vardık.Akşam namazını kıldık.Benzin almak için pompaya vardıkBende olan parayı çıkardım.Olan para ile benzin aldık, çarşıya çıktık.Çarşıda yürek acıyacak birisini bulursam biraz portakal alak dedim.Aydınoğlu'nun dükkanıa vardım.Biraz portakal alacağız amma param yok dedim.Dükkan sahibi "Canın sağolsun ne kadar istersen al" dedi.Çuval var mı? dedim var dediler.Çuvalı portakal ile doldurdum yirmibir kilo geldi.Daha sonra Hacı Yusuf yanımıza geldi bana hani paran yoktu nasıl aldın? deyince bende "Borca aldım" dedim.Hacı Yusuf'da iki kilo da ben alayım dedi.Ben hacı yusuf'a alacaksan bir çuval al dedim.Hacı yusuf "Yorganına göre ayağını uzat" dedi.Motora bindik ikimizin arasına portakal çuvalını koydu,karlar içinde sağa sola kaya kaya Söğüt7e vardık.Ben motoru ayağının üzerine alana kadar Hacı Yusuf portakal çuvalını sırtlayıp sanki kendi almış gibi Hoca Emmi'nin yanına vardı.Bende yanına geldim bize oturun dedi.sonra bana "Ne o şıh! Hacı Yusuf dubara mı yaptı sana" dedi.Ben de"Üç yerde yaptı,bana param yok " dedi.Hacı Yusuf ağzını açmadan Hoca Emmi Hacı Yusuf7a "Hacı Yusuf 20 kagıt çıkar dedi.Hacı Yusuf Peki dedi elini döşüne soktu yirmi lirayı çıkarttı verdi.Hoca Emmi "Şıh şunu al da benzin koy bununla" dedi. 

İBRAHİM DANA

 Biz Ali dayımla Hoca Emmi'ye gittik.Hoca Emmi hastalanmıştı.Orada iken Hacı kara Ahmet geldi.Hoca Emmi'ye dedi ki:"Hocam, hangi doktoru istersen seni götürelim parası hiç önemli değil"Hoca Emmi "Hacı Ahmet biz dilekçeyi verdik.Kabul olundu.istesem de geri alırım.Ama almadım.oradakilerin gözü yaşardı.Biraz durduk,müsade istedik.Dayıma dedim ki"Bu dilekçeyi nereye vermiş?" Dayım da dedi ki :Vakit bitik.Hoca Emmi ahirete göçecek.

MEHMET YAVŞALAK

 Hoca Emmi bir gün sabah çay içtikten sonra bana dedi ki "Bir yorgan getir" dedi.Yorgan getirdim."Şu tarafa yat, tesbihi eline al bildiklerini oku " dedi Tesbihi elime aldım 5-10 istiğfardan sonra kalben Ankara'ya vardım.Millet Meclisini feshettim.Oradan Radyo evine vardım.Mikrofonu aldım Atmışaltı vilayetin valilerine seslenerek  "Bütün şehir ve kasabalarda açık giyinen kimse kalmayacak" diye emir verdim.bir haftaya kadar bu emri dinlemeyenler cezalandırılacak " dedim.Ben bu halde iken bir gürültü koptu.Yorganın ucunu kaldırdım.Hoca Emmi eliyle işaret ederek "Ne oluyor Hacı Ağa" dedi.ben de bir şey yok dedim.Sinirlenerek ayağı ile bir tekme vurdu:"Ulah Allah'dan kork.Evde bir Mine'n var eteği dizinden dört parmak yukarıda" dedi.O anda bende ateşin içine girmiş gibi bir hal oldu, yandım,suyum çıktı.dışarı çıktım"Kızım Mine " diye çocuğumu çağırdım.ÇCocuk geldi eteğine baktım,etek dizinden dört parmak yukarıda idi.Evimizden haberimiz yok memleketi düzeltmeye kalktım.

KEMAL KAHRAMAN

 Motorumla yolcu taşıması yapmakta idim.birisi yolcu olarak beni Su Gediği mevkisine götür dedi.götürdüm.ancak gözümden uyku akmakta idi.Dönerken bir gürültü ile uyandım ki yoldan çıkmışbir kapapa vurmuşum.Eve geldim.Sonra Hoca Emmiyi ziyarete gittim giderken de Eğribucak'tan Şıh Cemil'i aldım.Hasan Fakı'ya vardığımızda Hoca Emminin başında 15 yirmi kişi vardı.akşam yemeği yendi.Hoca emmi "Yat havası" dedi.Küçük bir yerde yattık.Çok üşüdüm.Gece saat iki de kalktık,demlenmiş çayı içtik.Bana dedi ki "Bre Şıh,şu pat patıyı biraz yavaş sür.Sen orda pat patıyı sürüyorsun biz burada kaygısını çekiyoruz" dedi.

Not:Pat patı denilen sepetli motorsiklet)

MEHMET BİÇER

 Ben,Mehmet Fansa,Esme Bekir  isimli üç arkadaş Hoca Emmi'yi ziyaret için hazırlandık.Bir bağdan üzüm incir yükledik yola çıktık.Ortalık fırtınalı idi.Yolumuz Eğribucaktan gitmesi gerekirken Mehmet Fansa "Eğribucaktan gitmeyelim,kayın peder beni görür ,dedikodu yapar" dedi.Yolumuzu değiştirdik.Fakat gitmek istediğimiz yerde yol yolak yoktu.Bir dereye vardık.akşam oldu .Dedik devam edersek rezil oluruzburada yatalım.Sabah tekrar bağların arasından rast gele gidiyoruz.Önümüze bağ duvarı çıkıyor duvarı söküp katırı geçirip yeniden duvarı örüyoruz,.Bu şekilde en az beş duvar söküp yaptık.Bir Bekçi geldi dedi ki"Şu yola çıkın doğru Hasan Fakı yaylasına gidersiniz.Dediği yoldan Hoca Emminin yanına vardık.Sordu.Geldiğimiz yerleri anlattık.Bize dedi ki "Siz cezalısınız, tüm insanların vebali boynunuza Cebinizde ne kadar para varsa çıkarın " dedi.Bende ve Mehmet Fansa'da para yoktu.Esme Bekir'den bir tomar para çıktı.Bize yüzer lira para verdi.Bizde hoca emmiye verdik.Hoca emmi bu para ile bir besili kurban aldırdı ve cemaata yedirdi.

KEMAL KAHRAMAN

 Bir gün yuvalı köyünde idik.Çay içilmekte idi.Köyden Hacı Veli isimli şahıs Hoca Emmi'ye sordu:"Hocam, seçimler yakın.Oylarımızı kime verelim" dedi 

Hoca Emmi "Hacı Veli benim oyum yok Olsa idi Anahtardan(Erbakan) başkasına vremezdimHocaya vermeyen Nuh'un gemisine binmemiş olur.Şu arkamdaki ambarı görüyormusun?onun dolusu altın verseler yine oyumu hocaya verirdim.


KEMAL KAHRAMAN

1 Mayıs tarihinde Hoca Emmi ile birlikte Hasan Fakı yaylasına gledik.Ben haymadan içeri girdiğimde içeride bir adam oturur vaziyette idi."Sen kimsin?" dedim.adam ses vermedi.donmak üzereydi.Hoca Emmi hemen ateş yakın çayı ocağa koyun dedi.Adamı ısıttık.Çayı içti ve kendine geldi.Adamın kimliğini sordum Hocam dedi ki "Bu adam La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim" diyerek dağlarda gezer dururmuş.Adı Gamili Çavuş imiş.Bu şahsa bir kaç kez pazaryerinde rastladım.Bana dedi ki"Babanın malını yiyorlar mı?" Bende Evet dedim.O da "Yesinler yesinler" dedi.Gamili çavuş bizim evin önüne gelmiş, yine ağzında "La Havle " virdi.İçeri davet ettik gelmedi."Çay içmem" dedi.Yemek teklifine "Yemem" dedi."Süt iç" dedik.Soğuk olsun dedi.İçti ayrıldı.Bir kaç ay geçti Aktepe'de rastladım.Bana dedi ki "O gün sizin evin önünde niçin bekliyordum biliyor musun?Seni 200 Lira için öldüreceklerdi"


DURAN TORUN

 Hoca Emmi dayım olur.Rüya aleminde Söğüt camisinde namazı kıldıktan sonra dayımı ziyaret etmek istedim.Gittiğimde dayımın odası misafirler ile dolu idi.5-10 dakikat sonra dayım kalktı.Babamın yanına geldi.Sallamaya başladı.O esnada ben ağlıyordum.bir kaç defa bu olay devam etti Daha sonra Hoca Emmi dedi "Hadi hacı Bestami kurtuldun".

Bir gün Hoca Emmi iki kişiye "Hürmette kusur etmeyin" demiş.Bunun üzerine rüyamda Hassa'ya giderken mağaralar mevkiinde Mehmet mığırdağı ve Mustafua Öztürk isimli şahıslar geldiler.Sordular "Dayını görmek istiyormusun?".Ben de "Evet" dedim. "Kapat gözünü " dediler.Gözümü açtığımda softalar yaylasında dayımı, mehmet Mığırdağı ile mustafa Öztürk7ü ve Duran Torun'u sanki canlı gördüm

KOCABIYIĞIN OĞLU HÜSEYİN

 Yukarı Bucak'dan Kocabıyığın oğlu Hüseyin dilinden:

Hoca Emmim köye uzun zamandır gelmediğinden eve ilk olarak misafirliğe geldiğinde Babam sevincinden büyük biraderim Ömer'i yere yatırıp kurban etmek istemiş.Hocam çocuğukaldırın azat edin demiş.Hacılar köyüne vardığında oradaki kişiler Koç keselim demişler.Hocam "Bıyığın oğlu kadara yiğit olamadınız" demiş 

MAHMUT APAK

 Babam bir gün abdest almaya gitti.Abdest alırken omuzuna bir güvercin kondu.Kızı Gülsüm "Baba yukarı çık" dedi.Babam "Kızım sen yukarı çık vakit bitti" dedi.Abdest biterken sağ ayağını yıkar, sol ayağını yıkamaya başlayacağı sırada biraz yan yatar.Sol Ayağını oğlu mahmut efendi yıkar ve öyle vefat eder.

HASAN TUFAN

 Hoca Emmim Kuran torbasını yıkatmak için ablama yollardı.Torbayı yıkadığı suyu yere dökmesin bir duvarın içine döksün demiş.Ablam torbayı çamaşır leğeninde yıkamış , leğen büyük diye suyu duvar arasına dökememiş.Torbakuruyunca babam almış torbayı Hoca Emmi'ye götürmüş.Hoca emmi "Kızın torbayı çamaşır leğeninde değil hamur leğeninde yıkamalıyda" demiş.

ALİ BULUT

 Hassa Sgötütteki Merhum Mehmet Ali Hoca'ya suizan besleyen birisi idim.tevafuken hocaefendinin beldesindeki cami'ye gittim. Cuma Hutbesinde cemaata baktım  Mehmet Ali Hoca cami içinde.Namazdan sonra göremedim..Biraz sonra Mehmet Ali Hoca'nın oğlu Şıh Mahmut, gelerek babasının kendisini evde beklediğini iletir.gitmez.Akşam namazından sonra  bu davet tekrarlanır.Bu sefer gider.Hoca Efendi alaka gösterir.Ancak eve giderken aklından bazı sualleri Efendiye sormak için hazırlar.Mehmet Ali Hoca,soruları sormadan söze başlayarak soracaklarını bir bir cevaplamaya başlar.Son olarak soracağı sual içinde sözü şöyle bitirir:"-İlim bu kadar kıymetlidir de niçin çocuklarınızın başında durup onları okutmadınız diyecek olursanız?"der ve devam eder:Mukadderatın böyle olduğunu,kalemin böyle yazdığını,mürekkebin kuruduğunu,değiştirmeyeceğini"belirtir.

                    

ARSLANIN DİŞİSİNE DE ARSLAN DERLER

 Söğütlü Mehmet Ali Hoca' Kırıkhan'da kendisini seven Hasan Hoca'nın evine gelir.Hasan Hoca evde yoktur.Karısı EŞE Teyze'de hoca efendiye derin muhabbeti vardır.Evin davarlarında bir hastalık vardır.Hoca'ya dua etmesini ister.Hoca efendi:"Bu hastalığın kefareti bir Horoz'dur?Kesecek horuzun varmı ?der.Eşe teyze :Hocam Horoz da var,körüz de var der.Davarın kesilecek dereceye gelmiş yetişkinine mahalli lisanda körüz denirmiş.her ikisinide keserek misafire ikram edince Hoca efendi:ASLANIN ERKEĞİNE DE ASLAN DENİR.DİŞİSİNE DE ASLAN DENİR "BUYURUR.


 

AHMET DOĞAN

 Yuvalı köyünden Ahmet Doğan aktarmıştı.Hastalığım zamanında Hoca emmi benim yattığım odaya otuzdört gün gelmiş.Nasihat etti,açlığı tavsiye ,dedi ki "Kaside-i Bürde'nin her beyti yedi derde deva".Devamla "Rüyamda bir gece bana ezberlettiler,sonra aradım bir kitap buldum.doğru ezberlemişim"

YAHYA TOPRAK

 Hassa Katranlık köyünden Yahya TOPRAK nakletmişti:

Mehmet Ali Hocaemmi ile birlikte katranlık köyünden yukarı giderken"Sen şurada dur"dedi ve ayrıldı.Bende durduğum yerde beklerken elimdeki değneğin ucunu otlu yere yavaş yavaş vuruyordum.Bu hareketi bilinçli değil bekleme esnasında gayri ihtiyari yapıyordum.Bir müddet sonra Hoca emmi geldi ,yaptıklarımı görmüş olacak ki, bana kızarak şunları söyle dedi:

"-otları ezdiğin için iki davar kuyruğu zayıf olsa günah ve vebali sana olur.otları ezdiğin için".

Not:Malcılıkla uğraşan birine sordum.dedi ki davarın besili olup olmadığı kuyruğundan,koyunun ki sırtından anlaşılır)

ŞIH AHMETTEN

Şıh beyazid anlattı.bir gün Hoca Emmi iile Yuvalı mezarlığına gittik.Hoca emmi mezarlıkta bir selam verdi.mezarlıktan bir inleme sesi çıktı, hepimiz yere yattık.

1935-40 lı senelerdi.Cerit Osman muhtar.Jandarma Hoca Emmi'yi aradıklarını söyler.Üç defa yok diye mühür basar ve yok der.En son askerlere teslim eder.askerler kelepçe takıp Hoca Emmi'yi götürürken gözden kaybolur.Jandarma tekrar geri gelir.muhtar "Ben mühür basmam, size teslim ettim" der 

HASAN REŞA

 birgün Hoca Emminin ziyareti için Aktepe'den bir arabaya binip Eğribucak köyüne gittim.oradan Hasan Fakı'ya gitmenin yolunu düşünürken birkaç kişi oduna gitmek için yola çıkar.oduncular, nereye gidiyorsun diyeHasan Reşa'ya sorarlar."Hoca Emmi'ye ziyarete" deyince hayvanlarına alırlar doğru Hoca Emminin haymasının bulunduğu yere girerler.Hoca Emmi ve içeride bir kaç kişi uyumaktadır.biraz oturduktan sonra Hoca Emmi uyanır."Çocuklar hoşgeldiniz" der.Çay demler.Çocuklara sorar"Arkadaşınız kim?" der.Çocuklar tanımadıklarını söylerler.Çocukların kalbinden geçse ki "Bu hocaemmiye evliya diyorlar neden bu adamın kim olduğunu bilemiyor" düşüncesi üzerine Hoca Emmi "Peeygamberimizin devesi kaybolmuş.Müşrikler derler ki Siz peygamber olduğunu söylüyorsunuz neden devenizin nerede olduğunu bilmiyor" demeleri üzerine Efendimiz (SAV),"Allah bildirirse biliriz" demiştir.Hzcebrail gelip devesinin nerede olduğun söylemiş" dedikten sonra Benim tanıdığım tüm arkadaşları isimleri  ile söyleyip tanıyıp tanımadığımı sormaya başladı.Hepsini saydı saydı, sadece benim ismimi söylemedi.

BEKİR APAK

HOCA EMMİNİN huzurunda ne zaman çay doldursa içimden "küçük bardakla doldursa" diye geçirirdim.Yıllar sonra vefatından bir kaç gün önce ziyaretine gittimÇay takımları kapının tam karşısında idi .Halbu ki devamlı önünde olurdu.ben içeri girer girmez "Bekir çay takımları orada İster küçük bardakla ister büyük bardakla iç" dedi.. 

BEKİR APAK

 Urfalı Hacı Muhammed ile birlikte motorlu testere almak için Birecik ilçesine gidip Uzun hasan isimli bir şahıstan testereyi aldık.Paramız olmadığı için Hacı muhammed kefil oldu.Motorun deposu delik çıktı.İstanbul'a gidih yeni depo aldıksa da motordan randıman alamadık.Parasını da ödemediğimiz için motoru iade etmeye kara rverdik.Hacı muhammed motoru götürdü.adam aradan uzun süre geçtiği için kabul etmedi.Hacı muhammed motoru kendi evine götürdü.uzun hasanla Hacı muhammedin evinin arası kırk km.Uzun Hasan rüyasında cübbeli, sarıklı, keçe külahlı bir şahsın sürekli elindeki asa ile dürttüğünü uyutmadığını görür.erkenden Hacı muhammedin evine gelir motoru iade almayı kabul eder. 

KIZILLARDAN YUVALI KIZININ OĞLU ÖMER HOCA

 Kızıllar (Kavlaktepe) Yuvalı kızının oğlu Ömer nakletmiştir

HOCA eMMİ BUYURDU Kİ:

* Üç gün aç kalıp bağırsakların sızlasa cimri adamın evine vardığında yemek sofrasını serili bulsan ve buyur edilsen dahi nefsine hakim ol sofradan lokma alma.Çünkü o lokma vücuduna hastalık verir.Cömerdin sofrasında, lokmayı cömert kişiağzına götürürken kapıp yiyebilirsin.Bu şifa olur, hastalığını atarsın.

*Akşamın tavuğu ol, sabahın horozu ol.

*İsteyen dili kessinler , istemeden ikram edilen herhangibir şeyi almayan eli kessinler

*Suçsuz kadın herhangibir iftira ile terk edilirse dağlar titrer.

*Pınarın önünü tıkarsan kurur, önünü açarsan akar durur.Cömertlik bir akarsudur, arkası kesilmez.

*Hoca Emmi'ye sordum:Hocam niçin dişlerini yaptırmıyorsun, selam göndersen ücretsiz yapacak çok kimse var" dedi.Hocaemmi dedi ki:"yiyip içtiğimden zevk almayayım diye yaptırmıyorum"

*Bu dünyaya nasıl gzle bakarsın diye sordum.dedi ki "Eksik doğurmuş bir keçi yavrusunu, aç kalmış bir köpek yer, faydalanır"

*Sordum "Hocam namaz vakti geçiyor,herhangibir işle meşgul olmuyorsun.Nedir bunun sebebi? buyurdu ki:"Dünya düşüncesi içimde kalmasın da , namaza öyle durayım"

*1974  yılında Yayla da iken bir kaç misafir varken birden "Kalkın, ne yatıyorsunuz.Devlet harbe girdi.Herkes Allah7a yalvarsın"

ÇİTO BABA

 1970 yılında üç arkadaş(Ben, Ahmet Ocakoğlu ve İsmail Çevik) Hoca Emmi'nin ziyaretine niyet ettik.Hoca Emmi Softalar yaylasında imiş.Dörtyol'dan bir araba ile Topaktaş yaylasına kadar gittik.Orada Ali isimli bir arkadaşa misafir olduk.Sabahleyin birKatıra eşyalarımızı (çay,şeker,sebze v.s) yükledik yola çıktık.Bir kaç saat yürüdük.Bir yere gelince hayvan sahibi buradan öteye hayvan çıkamaz dedi.Eşyalarımızı yüklendik .Çok sık bir orman içinde yürümeye zorlanarak tırmanmaya çalıştık.Önümüze bir patika yol çıktı bu yolu takip ederek Mığır7ın cevizlerinin bulunduğu yere geldik.bir kadın bize seslendi "Durun dervişler! uzaktan geliyorsunuz size bir ayran içireyim" dedi.Kadın Hoca Emmi'yi tanırmış.Söğüt'ten Kömbeci Süleyman'ın hanımı imiş.Büyük bir helke içinde yağı alınmamış ayran getirdi.arkadaşlara dedim ki "Bir tastan fazla içmeyin"Ayran rahatsızlık verir".Arkadaşlar helkeyi zorla elimden alarak hepsini içtiler.Tekrar yola düştük.Softalar yaylasında Hoca Emmi'nin yanına vardık.Gece çok soğuktu.Ayran içen arkadaşlar o gece o kadar rahatsız oldular ki yatamadılar.Ertesi gün Hoca Emmi bana "Şu kazanı getir" dedi.Getirdim "ağzını aç" dedi.Baktım ağzına kadar etli pilavla dolu idi.Biraz ekmeği bez içine çıkınladı.bunları Mığır'da gezdir.Kartal pınarından Erikli kayanın pınarına  oradan da Mığır'ın sivrisine çıkın.dünyayı seyredin, oradan inin  Zellemli'nin pınarına varın yemeği orada yiyin ancak yemek yemeden önce karıncaların hakkını unutmayın" dedi.Çıkın omuzumda söylediği yerler 5-6 saatlik mesafelerdi.Vergi güzergahlarda Zellemlinin pınarına vardık.Arkadaşlara"Gidin odun toplayın Zellemli'de pilavı ısıtırız" dedim.Arkadaşlar odun toplamadılar.Zellemlinin suyu pek tatlı idi.İçtikden kısa bir süre sonra idrara çıkma ihtiyacı hasıl ederdi..Ben kızgın bir şekilde odun toplamaya gittim.ateşi yaktım Kazanı ateşin üzerine ısınmaları için koydum.Arkadaşlar açlıktan kazanın etrafında dolanmakta idiler.Çok acıktılar.Kazanın yağları eridi.Kazanı iki taraftan tutup salladımÇakıl taşlarından oluşan çasak taşlarının üzerine kazanı pilavla birlikte savurdum.Kazanın içindeki et topakları pilavla birlikte aşağıya doğru savruldugitti.Bizimkiler açlıktan yere eğilerek yerdeki pilavları yemeye başladılar, karınlarını doyurdular.Namazı kıldık, dönerken bana "Seni derviş babaya şikayet edeceğiz" dediler.Hoca Emmi'nin yanına geldiğimizde bu durumu söylediler.Hocam dedi ki:"Çok güzel etmiş, şimdi çayı içecvek olmuşsunuz.Çünkü tok karnına çay içilmez.Birde demiştiya "Karıncaları unutmayın ha".Şikayetleri sökmedi,onlar kaybetti ben kazandım.Çünkü zellemlide pilavı yedirsem ikindi namazından sonraki çay içimini kaybedeceğim.

ÇİTO BABA

 Hoca Emmi  yanında edep dışı konuşanlara "Yastığa kuyruk koyanlardan olmayın" derdi.Bu ne demektir diye düşünürdüm.bir gün şöyle bir misalle açıkladı."Temsilde hata yok.Kadının biri kocama iyilik yapayım ,yastık sert deyip yastığın içine bir koyun kuyruğu koyup yastık haline getirmiş.Bir kaç gün sonra adam kokudan duramaz olmuş vehanımına sormuş:Bu koku nedir?.Hanımı da "Yastık yumuşak olsun diye içine koyun kuyruğu koydum" deyince adam karısını iki tokat atmış.Kadın gititği her yerde kocasını kötüleyerek "Bacım bunlara iyilik yaramaz" dermiş.

ÇİTO BABA

 Hoca Emmi ile hasanfakı'dayız.Sabah namazından sonra "Gezelim " dedi.bir kaç kişi oturuyorduk."Hacı muhammed ; sen gel "dedi.beraber yürüdük.bir arkadaş benide götürün dedi.Bize katılıp beraber yürüdük.Yukarı dağa doğru tırmandık.Sarıkat denilen bir kaya vardıoraya vardık."Biraz oturup sigara içelim" dedi.Oturduk sigaraları yaktık, güneş doğdu ışıklarını yaydı.Amik ovasını seyretmekte idik.Bazı tarlalar çeltik ekmişlerdi güneş vurdukça parlamakta idiler.Yanımızdaki arkadaş "Şu milletin hünerine bak" dedi.Hocam celallenip dedi ki:"At dünyayı şu dünyanın itine, sen niye aldanırsın tadına.Eğer kokusunu duysa idin burnun sökülürdü " dedi.

MUSTAFA PORTAKAL

 Emekli imam Mustafa Portakal nakletti:

Hoca Emmi ile Güneyçınar denilen yerde idik.Güvenç köyünden Hacı Ali denilen kişiye "Yarın çok ahbab gelir.Kahır çekemezsin,biz gideceğiz" dedi. O şahıs da "Hocam ne istiyorsun?" dedi.Hocam "O zaman üç tane kurban keseceksin" dedi.Hacı Ali üç kurban kesti.Hoca Emmi "Hacı Ali imtihanı kazandın" dedi.Yaylaya çok kalabalık insan geldi.haftalarca kaldılar.Sonra Hoca Emmi bana dedi:"Mustafa Hoca Mığır yaylasına gidelim" Yola çıktıkyolda bir yaylaya vardık.Dere kenarında bana "Şurada 7 ayetel Kürsi oku.Gözlerin yumuk olsun" dedi.ben aynısını yaptım, sonra gözlerim yumuk olduğu halde (.....) açıldı,geri kapandı.Bu halin keramet olduğunu anladım

HACI MEHMET YILMAZ

     Demrek'li Hacı mehmet yılmaz anlattı:

Ağaoluk yaylasındayım.Hocaemmi bir arkadaşı ile geldi.Misafir olarak kaldı.Sabah vakti başka bir yşaylaya giderken şöyle dedi:"Kader böyle imiş.Ben millete yüküm diye düşünüyorum.Başkaları bana yük oluyor.Biz gitmezsek onlar gelirler"

ÇİTO BABA

 bir gün Ardıçlı'da Mustafa Bulut'un evinde misafir idik.Hoca Emmi seher vakti kalktı,çay ve sohbetten sonra imsak girdi ,namazı kıldık.Bana dedi ki:"Muhammed! Erken yola düş ki Aktepe'de Hacı Abdurrahman Söylemez'de çok kıymetli bir tesbihim var.Bir traktöre bedel vermezsin eline geçerse.Abdurrahman Söylemez evinden çıkıp gitmeden tesbihi al.Sana bir kaç tane tesbih gösterir amma aldanma ha "Hoca Emmimin selamı var , ola ki tesbihin hakkından gelemez tesbihi Muhammed'e ver de" dedi.Ben  yola çıktım erkenden hacı Abdurrahman'ın evine vardım.Kapıyı açtı.selam verdim  "Hoca emmim tesbihi bana vermemi söyledi" dedim. bir iki defa içeri girdi bir tesbih getirdi, ben "bu tesbih değil" dedimTekrar içeri girip çıktı "Bu tesbih değil" dedim.Hacı Abdurrahman "gel içeri oturalım" dedi."Ben içeri geçmek için Hocam emir vermedi,tesbihi getir" dedim.Üçüncü girip çıkmasında biraz canı sıkıldı tesbihi getirdi:"Bu mu?" dedi."İşte bu " dedim.Tesbihi aldım eve geldim.Tesbih halen yanımda ve değeri paha biçilmez.Çünkü derviş babanın hediyesi olarak yanımda taşımaktayım.

ÇİTO BABA

 Bir gün Hasan Fakı yaylasında ikindi çay vakti gelmişti.Çay demlerken oturduğu özel bir minderi vardı.Bana "Muhammed, çayı gel sen demle" dedi.Birincisinde ben seslenmedim.İkinci kez aynı sözü tekrar etti.Üçüncü kez söyleyip minderden kalktı kuru yere oturdu dedi ki:Muhammed! Asrı saadette Efendimiz (SAV) ,Hz.ali efendimize "Ya Ali sırtıma bas, kabenin üstüne çık putları aşağı at" dedi.Hz.Ali efendimiz "Ya Resulullah basamam , siz benim omuzuma basın"deyince  "Ya Ali siz beni taşıyamazsınız" dedi.Hz.Ali efendimiz denileni yaptı ,kabenin damına çıkıp putları aşağı attı."Bunu ifade ettikten sonra bana "Muhammed benim yerime oturup bu çayı demleyeceksin" dedi.Vardım oturdum,demliği elime verdi.Önce soğuk su ile iki üç defa yıkanacak sonra sıcak su ile bir iki defa yıkanacak dedi.Bu işleri yaparken vücudumun her yeri elektrik çarpmış gibi titriyordu.Hava soğuk olmasına rağmen benden ter boşanmakta idi.Bir taraf atmadan çayı demleyebilsem diyordum.Demleme işi bitti.O gün bu gün çay demlemek işimiz oldu.bir müddet sonra da Hocam Ahrete intikal etti.

ÇİTO BABA

 Oğlum Muhammed'te bir kaşıntı oldu Yaralandı,doktora götürdüm,çare olmadı.Hoca Emmi'ye başvurayım dedimSoruşturdum Katranlık köyünde dediler.Şıh Bostan'ın evinde imiş.Çocukla beraber ziyaretine vardım.Elini öptüm  sordu:"Derdin ne Muhammed?". Çocuğun kaşıntısını anlattım.Dedi Kolay.Katranlığın deresine yukarı git.bir sabun al.derede yarpuz olur.Yarpuz yaprağını taşın üstünde iyice döv hazırla çocuğu soy ,vücuduna sür ,hava çok soğuk , çocuğun vücudu zayıf olduğundan çocuğu suya batır çıkar sabunla iyice yıka" dedi. "Çocuk üşümez mi? dedim.Bana "Sen söz dinle " dedi.dereye gittim.yarpuz yaprağını iyice dövdüm.çocuğu soydum tüm kaşınan yerlerine sürdüm.Çocuğu yıkadım.Denilenlerini yaptım Çocuk 1-2 gün içinde sağlığına kavuştu.

ÇİTO BABA

 bir gün Hoca Emmi'yi çok özledim.Soruşturdum, Kırıkhan Kodallı köyünde mukim memurluktan emekli Hacı Abdülbaki'nin evinde olduğunu öğrendim.ziyaretine vardım.O gece misafir kaldık.arkadaşlarla beraber yatsıdan sonra yataklarımızı yan yana serdiler.Uyuduk.Gece uyandığımda şiddetli bir susuzluğum oluşmuştu.İçim yanıyordu.Buzdolabı olmadığından damın başına soğusun diye kaplara su koymuşlardı.Su içmeye kalkacaktım.Hocam o anda uyanıkmış "Yahu , dervişin biri iki sene su içmemiş, sen de içme bakalım" dedi.Vazgeçtim yattım.Seher vakti kalktık.çayımızı demledik sohbet ettik.Müsade istedik ve su içmeme sözü üzerine iki yıl su içmedik.bir gün bir pınara uğradım.Su içesim yok ama bir avuç su içeyim dedim,ağzıma aldığımda suyun acılığından içemedim,anladım ki bizim su içmeme zamanı bitmemiş bir sene daha devam etti.üçbuçuk sene sonra su içmek istedim, su tatlılaşmış ondan sonra içmeye devam ettim.

ÇİTO BABA

 Mığır Almacık yaylasında Hoca Emmi ile 5 gün kaldık.İki tane çocuk geldiler.İsimleri Cafer Moduk ile Ali Moduk.Onlara hoca emmi çay verdi,yemek verdi.Çocuklar Kızıllar köyünden imiş.İki kardeş odun için gelmişler.Hayvanları ile eve dönerken "Babanıza çok selam söyleyin,deyin ki Mehmet Ali Hoca buradan göçecekmiş deyin.Eğer canı gönülden göçürün derse sabahleyin erken bizi buradan Softalar yaylasına göçürün." Babaları rıza göstermiş olacak ki çocuklar erkenden geldiler.Dediler ki "Babam, derviş babayı nereye isterlerse göçürün"dedi.Yüklerimizi iki hayvana yükledik.Çocuklar "Siz bu yükü Koca Kamalak ağaçlarının yurt yerine yıkın" dedi.Sepet ve asasını aldıKitap torbaları ve boş çaydanlık elimde yola çıktık.Ancak düz yerlerden değil sarp yerlerden beni arkasına düşürüp götürüyor.Kendi kendime ben hasta birisiyim,buralardan nasıl yürüyorum,acaba rüyamı görüyorum,rüyaolsa saçım sakalım uzamaz diyerek sarp yerlerden Softalar yaylasına çıktık.Bir aydan fazla kaldık.Beni hem bedenen hem ruhane tedavi etti,şifa buldum hiçbir hastalığım kalmadı.

ÇİTO BABA

 Hoca Emmi ile Devyücesi yaylasında onbeş gün kaldık.Yanımıza iki tane yaylacı geldi.Birisi "Hocam, biraz sonra bizim koyunlar geleceksize bir toklu vereyim de kesin yiyin" dedi.İkindi vakti Devyücesi yaylasının yazısına koyunlar çıktı.adam "Koyunlar geldi.Gelin birisini beğenin" dedi.Hocam kalktı gitti biraz sonra geldi "Bunların koyununu yemekten, yememek daha hayırlıdır" dedi.Sebeb ve hikmetini bilmiyorum akşam namazından sonra adam tekrar geldi ve ada "Sağol, yemiş gibi olduk, eğer bizi seviyorsanız yarın bizi buradan göçürün" dedi.Sabah oldu.adamlar hayvanları ile geldi.Onlara göçü Mığır'ın Almacığına göçürün" dedi.Bir hayvanın taşıyacağı yükü iki hayvana yükledi.Almacıkta ki eski yurdu çınarın dibine yükü yıkın dedi,bizde yavaş yavaş gideriz." Yine kitap torbalarını yanımıza aldık.asasını eline aldı,boş çaydanlık bende yürü muhammed dedi.Yolda giderken Hoca Ali gediğine vardığımızda 15 kadar dostla karşılaştık.Hep beraber Mığır'ın Almacığı'na vardık.Göçü oraya indirmişler.Söğüt köyünden Mehmet Ali Yılık geldi.Hocam bir davar vereyim de misafirlerne yedir dedi.Adam cömert olduğundan "Bu adamın malı yenir" dedi.Davar geldi,kurban ettiler.Bayram havası içinde yenildi içildi.Devyücesindeki adamın ikramını "adam cömert olmadığı için" hocamın kabul etmediğini anladım

ÇİTO BABA

 Çito baba 1969 yıllarında yaşandığını belirttiği ahekdotlara göre :"8-9 yaşında çocuktum.Hoca Emmi fahriimamlık yaparken Yukarıbucak köyünde kuraklık had safhaya gelince tarım zor duruma girmişti.Halk arasında "mehmet Ali hoca yağmur duası yapacak" şayiası yayıldı.Hacı Tıylı denilen hali vakti yerinde biriside bir kurban verecekmiş.Yağmur duası yapıldıktan sonra geceleyin öyle bir yağmur yağdı ki dağ,taş suya doydu.Sabah güneş açtı.Hacı tıylı denilen adam bir teke getirdi.Caminin bahçesinde kurban edildi.millet şad oldu.Bir müddet sonra hoca Emmi köyden göçtü.Sonraları "Hoca, deli olmuş, dağlarda geziyormuş" dediler.

Aradan zaman geçti biz büyüdük.Bir yaz günü şu dağlara gideyim gezeyim dedim.Yukarıbucak Elmacık yaylasına vardım.Fadiğin pinarı denen pınardan su içmeye giderken çok sık orman içinden geçmem gerekiyordu.Birden ormanın içinde karşıma uzun saçı beline kadar inen , uzun sakallı bir zat gördüm.Aklıma korku gelmeden "olsa olsa bu M.ali hoca" dedim.Üzerine doğru yürüyüp selam verdim.Güzel gözleri ile beni iyice süzdü.Beni çok ufak yaşta görmüş olmasına rağmen bana "Ne geziyorsun buralarda Muhammet" dedi.Elini öptüm, yanına oturdum.Ben de dağları biraz gezip dolaşmak istediğimi söyledim.Bir müddet oturdum.Müsade istedim, ayrıldım.Ben Hacı Çito'nun köyünde oturuyordum.Bir zaman sonra hastalandım.Doktor teşhis koyamadı.Kendi kendime Yukarıbucak köyüne gideyim dedim.Köye vardığımda teyzemgil Elmacık yaylasına göçmüşler.Köyde Mustafa Çaylı'yı gördüm ,istersen yevmiyeni sana vereyim beni yaylaya götür dedim.Para almadan götürürüm dedi.Hayvan sırtında Elmacık yaylasına vardım.Teyzemin kocası dedi ki:"İkindi vakti gidelim dervişin çayını içelim" dedi.Ben ;"Kimdir o derviş dediğin?" deyince Teyzemin kocası "Gidince görürsün" dedi.Ziyarete vardığımızda yıllar önce gördüğüm mehmet Ali Hoca.Selam verip elini öptüm.Çay hazırlamış.Eliyle çayları doldurup misafirlerine ikram ediyor.Doktorlar hastalığımdan dolayı kesinlikle çay içmememi söylemişlerdi.Ben Hoca Emmi'ye perhiz ettiğimi söyledim.Hoca Emmi dedi ki:"Doktorların verdiği hapları yüzünüzü asa asa içersiniz, iğneleri dişlerinizi sıka sıka vurdurursunuz" dedi. Bana demli bir çay verip "Korkma, şifa niyetine iç" dedi.Terneddüt etmeden içtim.akşam oldu.Namazı kıldıktan sonra "Eve gitmek yok.Yanımda yatacaksın" dedi.Biz yanında kaldık.Doktorun yasaklamasına rağmen acı biberli çorbayı içirdi.Bana şifa oldu.Almacık yaylasında bir hafta kaldık.Bir sabah mescitten çıktım sağı solu seyrettim.Geri mescide geldiğimde derviş Babada bir göç havası vardı.İçimden "Hocam beni de yanında götürse ,ateşini yakarım, bulaşığını yıkarım" düşüncesi geçti.Ben bu şekilde hayal kurarken:"Muhammed ! Seni yanımda götüreceğim, teyzenin yanına git bir yastık, bir de minder al gel, vermezse gel yine götürürüm" dedi.Teyzem rahmetli çok cömert bir kadındı.Canın sağ olsun dedi minder ve yastığı verdi.Göçün içine kattık.Çulların içine sardık,hayvanlara hafif hafif yükledik.Hayvan sahiplerine dedi ki "Biz bu göçü götürün Devyücesi yaylasına yıkın,biz Muhammetle geliriz" deyip onları yolladı.asası  elinde, bir elinde içinde demlik,çay bardağıolan ufak sepetini aldı.Ben iki tarafıma kitap torbası aldım.Elime baş bir çaydanlık verdi gidiyoruz.Gittiğimiz dağlar, hastalığımıza uygun gidilecek yerler değil.Babanın manevi gücü ile yürüyorum.4 saat sonra Devyücesi yaylasına vardık.Katırcılar yükleri indirmişler,Hoca emminin eski yurduna alel usul hayma kurmuşlardı.

SÖZLERİ

 Hoca Emmiye sormuşlar:Efendim sigara haram mı?.Hazret buyurmuş:"Ona haram diyene o haram yeter".

*Kıçınızı yurken , torbanızı pis etmeyiniz"

*Dünya ve ahiret için elde etmek istediklerinize Selavatı şerifeyi bolca zikrederek ulaşabilirsiniz.

*Yılan ve akrep gibi hayvanlardan korunmak için şu ayeti okuyun:"Bismillahirrahmanirrahim.Selamün ala nuhin fil alemin.İnne kezalike neczil muhsinin"

*Köpek ,kurt gibi hayvandan korunmak için:Bismillahirrahmanirrahim,"Summun, bukmun,umyun fehum la yerciun

*İçerisinde sahibi olmayan bir üzüm bağından geçerken nefsinizi köreltecek kadar yiyebilirsiniz.Ancak bağın dışına çıkartmamak kaydıyla"

MAHMUT AKMAN

 Hoca Emmi ile bir gün Mığır Softalar yaylasındayız.Daha önce görmediğim bir şahıs(muhtemelen yaylacı9 telaşla geldi.Hoca Emmi ne olur elini ayağını öpeyim sürümü kurt yatırdı, telef etti.Ben mahvoldum dedi.Koyunların bir kısmı kayıp, ölüsü ortada yok,belki kurtulmuştur.Eğer kurtulmuşlarsa onları kurt parçalamasın ne olur kurt ağzını bağlayacak bir dua oku.Hiç olmazsa kalanlarla hayatıma devam edeyim " dedi.

Hoca Emmi "Hele bir sakinleş, şu çayı iç bakalım" dedi.adam çayı içti , sakinleşti.Hoca emmi "Kurtların rızkını biz mi veriyoruz ki ağızlarını bağlayalım" dedikten sonra tefekkür etti ve "Yarın filan yarın üstünde otuz kadar koyununu orada bulacaksın.ama bundan sonra zekatını iyi hesapla  ver ki bir daha Allah tahsildarlarını göndermesin" dedi.Şahıs "Peki hocam sabaha kadar onlara kurt saldırmaz mı?" dediğinde Hoca Emmi "Merak etme onlara zarar gelmeyecek" dedi.adam bir gün sonra geldi.teşekkür etti.30 tane koyunu tarif edilen yerde sağ ve salim olarak buldum dedi.Hatta bir koyunu oraya getirdi.Misafirler yesinler dua etsinler" dedi.

YUSUF YILDIRIM

  nakleden Yuvalı köyünden Hacı Yusuf YILDIRIM.Hoca emmiye, Mığır dağının karşısındaki Demircikli yaylasında davarları otlatırken ,teleme yaptım.Hoca emmi ile birlikte yedikten sonra yanında bulunan az bir ekmeği bizim davar köpeğine verdi."Bu hayvan bu mala hizmet ediyor"dedi.Devamla Allah C.C beni dünyada iki defa sevindirdi.Bu sevinmeme sebeb köpekler oldu.Bir defa sizin köyden Hacı Osman'ın köpeği gece vakti iki kilometre komşu köye kadar önümde giderek bana refakat etti ve sonra geri döndü.İkincisinde ise yaya olarak hacca gitmeye niyet ettim.Niyetimte Kudus-ü Şerif'i ziyarette vardı.Çölde giderken Suriye-Ürdün arasında bir malcı aşiretin çetin ve azgın köpekleri üzerime geldiler.Yüz metre mesafe kala sakinleştiler,sahipleri gibi bana kuyruk salladılar.Köpeklerin peşinden gelen atlı kişiler gelip bana kim olduğumu sordular.Bende azıksız,bineksiz,pasaportsuz bir hac yolcusu olduğumu söyledim.Beni misafir ettiler ve dediler ki:

"-Bu köpekler yabancıya karşı acımasızdır,parçalarlar.Onları koşarken görünce hemen atlara binip arkalarından koştuk.Nasıl oldu da bu hayvanlar sana zarar vermediler?sahibi gibi itaat ettiler şaştık.Kudüs'e uğramaktan vazgeç.Çünkü Yahudiler devlet olmak için zalimane davranıyorlar.Sen  Türkiyeli bir Müslüman olduğun için kuşkulanıp sana  zarar verirler".

Akşam orada yattım.Köpekler etrafımda nöbet tuttu.Sabah aşiret reisi bana yol azığı hazırlatarak beni uğurladılar.Bir müddet atlı adamlar bana refakat etti.Onlar ayrıldı bir mesafeye kadar köpekler refakat etti.Sonra köpekler de döndü.

MEHMET BİÇER

 Anlatan Mehmet BİÇER

Hoca emmi ile bizim evde sohbet ediyorduk.Hoca Emmi şöyle buyurdu

"BENİM NAMAZDAN,İBADETTEN KAZANIPTA KURTULACAĞIMDAN ÜMİDİM YOK.YALNIZ YUNUS BABANIN ŞU BEYTİ BENİ UMUTLANDIRIYOR:

Yüzüm kara günahımdan

Alemler dolu ahımdan

Umarım Padişahımdan

Derde derman olur birgün.

Biçer efendi!hepimizin umudu ve beklentisi bu.

HASAN TUFAN

 Hassa Küreci köyünden HASAN TUFAN isimli zevat şöyle bir anekdot aktarmıştı:

"Kürecide talebe olarak okurken "HAKTA SÜKUT EDEN ŞEYTANDIR"hadisinin ne anlama geldiğini soracak birini ararken Hassa Sögütte MEHMET ALİ HOCA'ya gittim.Kendisi dayım olur.Soru aklıma geldi sormak için başımı kaldırdım.Hoca emmi başını eğdi.Biraz sonra bir daha soruyu sormak için başımı kaldırdım.Hoca yine başını eğdi.Durumum elvermeyince sormaktan vazgeçtim.Vedalaşırken kapıda oğlu Şıh Mahmut'a meramımı anlattığımda bu hadisin karşılığının "SÖZ TUTMAYACAĞA SÖZ SÖYLEMEK HINZIRA CEVAHİR ASMAYA BENZER.DEMİRCİYİ,KUYUMCU DÜKKANINA KOYARSAN KUYUMCUNUN GÖREVİNİ YAPABİLİRMİ?"dedi.bu açıklama üzerine Huzura kavuştum.

ÇİTO BABA

 Nakleden Muhammed  ÇİTO.

1970 yılların başında Söğütlü Mehmet Ali Hoca emmi ile birlikte Amanos dağlarındaki Devyücesi isimli  yaylada oturup çay içerken iki tane fare,bir kese kağıt içindeki makarna torbasını delmişler,gözümüzün önünde makarnayı ağızları ile yuvalarına taşıyorlardı.Ben fareleri öldürmek istedim,Hoca emmi karşı çıktı ve bana:"Sen bu fareleri öldüremezsin.Çünkü bu farelerin bana iyiliği vardır.Bir zaman evvel ben buraya gelmiştim.Terk ederken bütün eşyalarım ve kitaplarım burada kalmıştı.İki ay sonra buraya tekrar geldiğimde haymada asılı duran kitaplarımın torbası fare haceti(pisliği)ile dolu olmasına rağmen kitabın bir yaprağını bile ısırmamışlar.Sen bu itaatkar fareleri nasıl öldürürsün"dedi.

BEKİR BAYSAL,

 Oğuz Falay,söğütlü AZİZ Mehmet Ali hocayı sevenlerden Kırıkhanda Belediye Başkanlığı yapmış birisi olup,Belediye seçimleri öncesi Hoca efendiye evinde verdiği bir davette "Hocam size istediğiniz büyüklükte ve planda bir dergah yaptırayım.Böyle dağda dolaşmayın"teklifinde bulunursa da Hoca efendi kabul etmemiş.Oğuz bey vefat ettikten sonra kardeşi Hacı Alkan,Şekip hoca isimli bir muhtereme Rica'da bulunarak mezarına götürür ve isteği şudur:Ağabeyinin mezardaki hali nasıldır?Şekip Hoca böyle bir istek kendisi için hayırlı olmayabilir dediyse de Hacı Alkan ısrarcı olur.Şekip Hoca murakebe yapar ve duası akabinde Hacı Alkan bir bakar ki Kardeşi Oğuz Falay ile Söğütlü Aziz Mehmet Ali Hocaefendi yeşil bir çayır üstüne oturmuş karşılıklı çay içmekteler.Perde kapandığında Hacı Alkan'ın dişleri kitli bir vaziyette titremektedir.(Nakleden Hassa -Gürpınardan Bekir Baysal)

İDRİS ŞIHLAR

 

Hassa Bademli köyünden İdris Şıhlar aktardığı notta Söğütlü Mehmet Ali hocamla Hasanfakı denilen yerde 1974 yılında BERABER BULUNDUKLARI BİR SIRADA Hoca efendi "Türkler Kıbrısın yarısını aldı"dedi."gidin Urfa'ya bakın Balıklı Göldeki balıkların hepsinin sırtları yanıktır"deyince merakımdan gittim gördüm. gerçekten balıkların sırtları yanık şeklinde kararmıştı.

yine bir gün Hocam Eğribucak köyü camisinde def çalarken ağaçların yaprakları zikirden dökülüyordu.Softalar yaylasında arkadaşın biri atını kaybetmişti.HocaEmmiye geldi derdini söyledi.Hoca Emmi ona dedi ki "atın mığır tepesinde Kara mezda dazda yayılıyor.Git atını al gel" dedi.adam gitti atını buldu aldı geldi.


 

DİLEKÇEYİ VERDİK

  Mehmet Ali Hoca.Ziyarete giden iki kişi  mübareği hasta olarak bulurlar.Mali imkanı iyi olan biri,efendiye hitaben"Hocam,hangi doktora gitmek istersen söyle seni ona götürelim!Parası hiç önemli değil". Efendi cevaben buyurdu ki:"-Hacı Ahmet!biz dilekçeyi verdik.Kabul olundu.İstesem geri alırım.ama almayacağım."misafirlerin gözü yaşardı.Müsade alıp dışarı çıktıklarında,ziyaretçilerden genç olanı diğerine sordu:"-Bu dilekçeyi nereye vermiş".Yaşlı olanı cevaben:"-Vakit bitik.Hoca efendi ahirete göçecek!".Hatıraya nakleden zat  daha sonra şunlarıda söyler:Nitekim sonradan duyduğumuza göre  Hoca efendi abdest almaya indiğinde abdest alırken omuzuna beyaz bir güvercin konar.Kızı  Gülsüm:"Baba,yukarı çık"demişse de hoca efendi:"-Kızım sen yukarı çık.Vakit bitti"der sağ ayağını yıkar.Sol ayağını ise oğlu şıh Mahmut Efendi yıkarken biraz yan yatar ve ruhu teslim eder.

ALLAH DA SİZE KIZIYOR

 Hoca Emmi'nin  bir hareketi çok manidardır:”Köyün cami imamının da bulunduğu bir topluluk içinde İmam efendiye döner ve “Hocam”der susar.İmam ,Mehmet Ali Efendi’ye döner “Buyur”der.ses  yok.bir dakika sonra Tekrar Mehmet Ali Efendi imam’a hitaben “Hocam”der.İmam efendi”Buyur”der ses yok.bu mihval üç kez tekrarlanıp dördüncü tekrar da  imam celallenir.”Efendi ,deminden beri Hocam,hocam diyorsun bir şey sormuyorsun.Ne diyeceksen de “diye sert çıkar.Mehmet Ali Hocam ise:”İmam efendi ben üç kere sizin adınızı söyledim siz dayanamadınız.Kızdınız.Ancak elinizde Tespih Allah,Allah,Allah diye yüzlerce kez söylüyorsunuz.Allah’da size kızıyor.Kulum ne söyleyeceksen söyle”deyince imam susar.

RAMAZAN ORUCUNU YİYEN HOCA

 Mehmet Ali Hoca efendi'Yİ KÖYLÜLER  1953 yılında Kanlıören köyüne Hoca tutarlar.Köyün çocuklarını okutmaya başlar.Civarda bulunan Hallalar,Narlıpopur,Hanobası,Karapınar,Mazmanlı,Ücekışla,Gerobası,Çevlik,Çalyurdu,Karataş,Meççoobası köylerinin çocuklarıda okumaya başlayınca Hocaefendi çocukların velilerine Kanlıören köyüne bir medrese yapmalarını ister.Kısa zamanda medrese yapılır ve okuyan çocuk sayısı artar.Ramazan ayında hoca efendiye iftar yemeği götürülür teravihten sonra Hoca efendi üç dört kişi ile birlikte Def'i eline alıp zikir çekmeye başlar ve iştirakçilerede "gözünüzü açmayın"tenbihinde bulunur.Hoca Efendi def'e vuruyor,ilahi söylüyor.Def'in sesi acayip şekilde yukarıdan gelmeye başlayınca bir tanesi gözünü açar ki hoca efendi havada dönerek def çalıyor.Bunun üzerine Hoca efendi def çalmayı bırakır"Yat havası"der ve zikre iştirak edenleri gönderir.Ertesi sabah bir haber:"Hoca efendi delirmiş,Medreseyi yakmış".insanlar seyirtir.Bakarlarki Medresenin önüne bir ateş yakılmış içerisine tüm kitaplar atılmış Hoca Efendi'de ramazan olmasına rağmen ateşin başında ağzında sigara içiyor.Durumu görenler Hocanın delirdiğine hükmetmişler ve Hoca efendi köyü terk etmiş.Yıllar sonra 1970 yılında İsmet Hoca isimli birisine şöyle söylemiş:"İSMET HOCA BEN BİR ŞIH BİLİRİM RAMAZAN ORUCUNU YEDİ SONRA ALTMIŞBİRGÜN ORUÇ TUTTU"

 

 

İKİ DİNLİSİNİZ

 Mehmet Ali Hoca efendi kendisini ziyaret eden zahir alimlerden Hasan Bulut hoca ile Hanifi Köroğlu hocaya hitaben "Siz ikiniz iki dinlisiniz. yaptığınız cami hizmetinden dolayı   geçiminiz için hükümete güveniyorsunuz.Sonra islamiyeti yaşadığınızı söylüyorsunuz.İki dine inanmak olmaz.Terk edin maaşınızı .gene aynı vazifeyi yapın geçim hususunda gelin benim yakama yapışın"buyurmuştur.

 

HER ZAMAN ŞIHLIK OLMAZ

 Mehmet Ali Hoca  kaynayan çaydanlığın kapağını elindeki bir bezle açmak için tutar.O sırada Oğlu Şıh mahmut yanındadır.Şıh Mahmut kalbinden...